Çok dedik, bir daha bir daha bir daha diyelim, insan bazı şeylere hep geç kaldı... Mesela insan bir başka insanı sevmeye, onun da kendisi gibi bir insan olduğunu anlamaya, geç kaldı... 
Toprağı sevmeye geç kalmadı belki, ama bilemedi toprağın ana gibi kutsal olduğunu, topraksız olunamayacağını...
Topraksız yurt olmayacağını, hatta ev ve aile olunamayacağını düşünmez oldu, nasıl bu hale geldiyse... Üzüldüm numaralarına gerek yok, çok ucuz çok basit çok değersiz şeyler karşısında topraklarımızdan, bağlarımızdan bahçelerimizden vazgeçen bir topluluk haline geldik... 
En kısa yoldan dersek, bu şehir bu dağlar bu denizler bu tarih bu hor görülmeyi hak etmedi... Kimseden duymuyorsanız, bunu benden duyun ey kent ahalisi...
Ve hala “biz ne yaptık?” demek bile aklımıza gelmiyor...
Hala birbirimizi uyarmayı bile akıl edecek durumda değiliz, ne siyaset adına, ne din adına konuşanlardan biri çıkıp “biz bu kadar ucuza satmayacaktık” bu torakları bu bağlar bahçeleri demiyor...
Çünkü onların pek çoğu kendi İstikballeri, kendi çıkarları peşinde... Görmüyor musunuz, her biri “küçük dağları biz yarattık, büyükler babamızdan kaldı” der gibi bir hali var her birinin... Ve siz ey şehir ahalisi, siz daha baştan yanlış yaptınız onları söz sahibi yapmakla...
Akılsız alışverişler yaptınız ve hep kaybeden oldunuz, ama hiç işinize gelmedi kaybetmeyi kabullenmek...
 Yeniden dersek, mesela bu kentin ahalisi yani sizler yani Alanyalılar, neler verdiniz neler almak için, haydi bir sorun kendinize... Şimdi siz bu dinsiz imansız ruhsuz beton yığınlarını kıymetli bir şey mi sanıyorsunuz diye soracağım da, evet sanıyorsunuz...
Pek çoğunu Tanrı edindiniz o beton yığınlarının... Sokakta bir insanı yüzüne bakmayı kendine zül sayan beyefendileri söz sahibi yaptınız, şehirde oranın buranın başına...
Sıradan yabancıların karşılarında el pençe duran kimi kişilerin, senin insanını sevmemesi seni rahatsız etmedi...
Suç kimin, suç senin... Çünkü sen şehrini şehrinin geleceğini tarihini düşünmeden yaptın yapacağını...
Ellerini başının arasına alıp “ben ne yaptım veya biz ne yaptık?” diyeceğine, boş sözler ile ona buna küfür etmeyi marifet haline getirdin...
Biliyorum benim bu sözlerimin bile bir değeri olmadığını çoğunuzun yanınızda... Olsun ben söylemeye demeye devam edeceğim... Çünkü benim bu şehre bu topraklara bu dağlar ve insana ve şehrimin yoksul halkına borcum var insan olarak...
Onların yanında onların safında yer almak kutsal bir vazife... Ve asla beyaz adamların safında olmayacağım...
Çünkü bu duruşun böyle olmasını Tarih öğretti bize ve Allah böyle olmasını istedi kutsal kitabında...
Hepinize iyilik ve hayır dilerim...