Dedikodu yoktur sonu.
Dedikodu yoktur bunun hiç sonu. Dedikodu, dedikodu…
Dedikodu her zaman aynı konu.
Tarihte hakkında en çok dedikodusu yapılan kadınlardan birisi de Mısır Kraliçesi Kleopatra'dır. Dedikodulara gelince, Kleopatra'nın eşek sütü ile banyo yapması, eşek sütünü banyodan şampuan gibi hiç eksik etmemesi, eşek sütü elde edebilmek için dişi eşek çiftlikleri kurması. Çiftliğinde beslediği dişi eşek sayısının 700'ün üzerinde olduğunun dedikodusu yapılır. Kleopatra seyahat halinde iken peşi sıra çobanlar eşliğinde eşek sürüleri onu takip eder. Deniz yolculuklarında ise gemiye 40'ın üzerinde eşek yüklenir. Geminin o yıllardaki boyunu düşünün neredeyse gemi tıka başa dişi eşek dolu.

Bir de bizim uyanıklar Kleopatra'yı Kale Arkası Plajı’nda denize sokarlar, eşek sütü ile güneş banyosu yaptırıp. Kumsalda yürütürler, akşam üzeri güneşin batışını seyrettirip “Kleopatra'nın denize girdiği yer, güneş banyosu yapıp, güneşin batışını seyrettiği yer” diyerek Kale Arkası Plajı’nı, Kleopatra Plajı diyerek Avrupa turizm fuarlarında pazarlamasını yapıp satarlar. O yıllar Kleopatra'nın kale arkasına gelme şansı var mıydı? Kalenin Rumu buraya eşeğini bağlamazdı. Eşeği ya çakal parçalardı ya
da kurt. Rahmetli kayınpeder (Arap Mehmedin Ali) anlatırdı: "Akşam oldu mu çakalların ulumasını Trata’dan dinlerdik." Analar genç oğlan çocuklarını bir başına
kale arkasına denize bırakamazdı. Çünkü o yıllar biraz oğlana temayül vardı. Kleopatra gelecek tek başına denize girip, eşek sütü sürüp vücuduna güneşlenecek. İnsanda yürek ister. Hele o yıllar Alanyalının turiste bakış açısı farklıydı. Rahmetli Süslü Mustafa (Turizm işiyle iştigal ederdi) anlatmıştı: "İncekum’da turistlere bir akşam mangal partisi verelim dedik Yeşilköy Jandarma Karakolu’ndan yardım istedik. Asker geldi. Köy halkından guruba saldırı olmasın diyerek çevrede tertibat aldı." Bütün bunlar dedikodu olsa bile gerçek olan, Kleopatra güzelim kumsalıyla Alanya turizmine katkı sunmaya devam ediyor.

Kleopatra'nın ölümüyle ilgili olarak yapılan dedikodular çoktur. Kimisi zehir içerek intihar ettiğini söylese de çoğunluk engerek yılanına kendisini ısırtarak intihar ettiğini söyler. Her ne şekilde olursa olsun, gerçek olan 39 yaşında ölümün kollarına kendi isteği ile atılması ."Güzelin bahtı açık olmaz" derler.
İmparatoriçe doğmamış fakat imparatoriçe ölmüş. Hakkında çok dedikodusu yapılan bir kadını da köşeme taşımak isterdim. Yerim dar. Yapacak bir şey yok. Haftaya diyelim, biraz da merak uyandırsın. Kleopatra ile başladık, Kleopatra ile bitirelim.

Antika eşya mağazasında müşteri, tezgahtara sorar:
-    “Bu kafatası gerçekten Kleopatra'nın mı kafatası?”
-    “Hiç şüpheniz olmasın. Gerçek Kleopatra'ya ait bir kafatası, yemin edebilirim.”
-    “Peki, küçük kafatası kime ait?”
-    “O da Kleopatra'nın çocukluk kafatası.”

Memleket panoramasına bakıp enseyi karartmayalım. Boğaziçili öğrencilerin mücadelesini gördükçe içim umut doluyor.
Umutlar ölmesin.