Sevgili okurlarım,
Son zamanlarda çok fazla gündem olan bir konuyu kaleme almak istedim. İnsanoğlunun var olduğu her yerde karşımıza çıkan istismar, taciz, tecavüz olayları her yıl katlanarak artış gösteriyor. Ben bu olayların bu kadar yaygın olduğunu ilk kez üniversitedeyken çocuk ihmal ve istismar derslerinde şahit olmuştum. Anlatılan her vaka etkilerken bizi asıl derinden yaralayan, kişileri istismar edenlerin onların en yakınındaki insanlar olmasıydı. Bu kimi zaman anne-baba, kimi zaman akrabalar, kimi zaman ise komşulardı. Küçücük beden için ne kadar zor ve korkunç. Birinci bakım veren kişilerden dünyayı tanımaya çalışırken, savunmasız bedeniyle hiç beklemediği kişilerden yara alıyor. Artık ihmal ve istismara uğrayan her çocuk için dünya güvensiz, tehlikeli bir yerdir.
   Medyada son zamanlarda özellikle çocuklara yönelik cinsel taciz/istismar olayları çok fazla yer alıyor. Korunmasız ve savunmasız çocuklarla alıp veremediğimiz nedir bizim? Daha kolay tehdit altında olduklarını hissettikleri için mi,  baskı yapıldığında, korktuklarında ve anlayışla karşılanmayacaklarını hissettikleri için mi? Bunların sonucunda çocuklar yaşadıkları travmayı çoğu zaman inkar ediyor, birçoğu ne olduğunu fark etse bile, çeşitli nedenlerden dolayı söylememeyi tercih ediyorlar. Bir çocuğa güzel bir gelecek bırakamayacaksak dünyaya getirirken iki kere düşünmekte fayda olduğuna inanıyorum.
Peki bir çocuğun istismara uğradığını nasıl anlarız? 
   Genellikle istismarın kız çocuklarına yönelik olduğu düşünülür bunun yanında yapılan araştırmalarda kız çocukları üzerinde yoğunlaşmıştır. Ancak erkek çocukları da kız çocukları gibi azımsanamayacak bir oranda istismara uğramaktadırlar. Çocuklarımızın istismara uğrayıp uğramadığını anlamak için bizimde yapabileceğimiz bazı şeyler vardır. Bir anne çocuğunun bedenini çok yakından bilir ve tanır. Farklı bir durum gözlemlediğinde bunu göz ardı etmemesi, mutlaka sebeplerini araştırması çocuğun sağlığı için önemli bir adımdır. Bir çocuğun istismara uğrayıp uğramadığını anlaşılması için fiziksel olarak karşılaşılabilecek belirtiler genital bölgede şişkinlik ya da kızarıklık, kronik mide ağrısı, boşaltım sistemi hastalıkları, baş ağrısı ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve bunun gibi durumlardır. İstismarın duygusal belirtileri arasında uygunsuz tepkiler, kaygı, isyankar davranışlar, depresyon, suçluluk, anne-babaya öfke, kendini güçsüz hissetme gibi durumlar vardır. Davranışsal belirtiler arasında ise altına kaçırma, kabus görme, tedirginlik, yeme problemleri, kompulsif yıkama, okula gitmeyi reddetme, insanlardan ve mekanlardan korkma, istismar davranışlarını normalleştirmedir. Bu tip durumlar varsa bunların nedenleri mutlaka araştırılmalıdır. Tabi ki burada yazan belirtiler sonucunda benim çocuğum bunları yaşıyor ya da birkaç belirti gösteriyor diyerek etiketleme yapmak ya da paniğe kapılmak doğru değildir. Süreç boyunca çocuğunuzu gözlemleyerek ilerlemek daha sağlıklı olacaktır. 
Peki biz ebeveynler olarak neler yapmalıyız? 
     İstismar konusunda ebeveynlerin çocuklarına öğretebileceği bazı davranışlar vardır. Öncelikle aileler çocuklara istemediği bir şey olduğunda ‘’hayır’’ diyebilmelerini öğretmelidir. Ayrıca hoşlarına gitmeyen bir durum olduğu zaman yardım alabilecekleri kişiler olduğu çocuklara anlatılmalıdır. Çünkü çocuklar yaşadığı duyguları güvenebilecekleri birine anlatma ihtiyacı duyarlar. Ebeveyn böyle bir durumda mümkün olduğunca istismara uğrayan çocuğu dinlemeli,  duygularını anladığını ifade etmeli, onun yanında olduğunu hissettirmeli ve bu olayda çocuğun herhangi bir suçu olmadığını ifade ederek destek olmalıdır.