Bana ne diyeceğim, bana ne siyaset insanlarının kavgası... Yine bana ne okunan hutbelerin içinde nelerden söz edildiği, kimin umurunda arka sokaklarda çaresiz kalan evinin kirasını veremeyen hatta evine ekmek götüremeyen insanlar?

Nasıl olsa efendilerimizin kendi keyifleri yerinde, en pahalı arabaların ile gelip geçiyorlar sokaklardan, yüzlerinde riyakâr gülücükler...

İnsanız ya hani... 

Dünyanın yükü omuzlarında insan kalmayı seçenlerin... Evet, dünyanın yükü, acısı kahrı adaletsizliği... Zira bütün Aziz metinler insanı yaşadığı çağda yaşadığı ülkede hatta yaşadığı şehirde olup bitenlerden sorumlu tutar... 
Ve bu sorumluluğu yerine getirenleri iyiler, diye tarif eder...

İyilerden olmayı seçmemişsen nasıl insan olunur ki? Buyrulur ki, Aziz kitap Kuranda “Onların dilleri var söylemez, onların kulakları var duymaz ayakları var yürümez” işte onlar hayvanlardan daha aşağıdırlar...

Ne iyiliğe koşarlar ne yardım ederler yoksula ihtiyaç sahiplerine, ne acısına ortak olurlar insanların, ne yarasını sararlar yarası olanın...

Sadece kendilerini kendi çıkarlarını düşünürler kendileri yerler kendileri içerler ve yaptıkları en iyi iş “bize ne” demek... Eğer bu seçimi yapmışsan, yani sende bana ne diyenlerdensen dünyada işin kolay gibi görünse de, öteki dünyada sanırım işin zor olacak...

İtiraf edeyim böyle zamanlarda ne yazacağını ne söyleyeceğini bilemez oluyor insan, çünkü iyi şeyler olmuyor dünya da...

Mesela şu anda bu saatte dünyanın bir yerlerinde açlıktan her dakika onlarca çocuk ölüyor açlıktan, yüz binlerce hanede tencere kaynamıyor, yüz binlerce insan sokaklarda yatıyor dünyanın her ülkesinde buna büyük şeytan Amerika da dâhil...

Birkaç yüz kilometre ötemizde Suriye sınırında toz toprak çamur içinde yaşama çalışan insanlar bizim hem insan kardeşlerimiz, hem Müslüman kardeşlerimiz...

Sadece orada değil elbette, ülkemizde de hatta yaşadığımız şehirlerde de bu insanlara benzer insanlar var ve onlardan ne kadar haberdarız bilen var mı? 

Yoksa kimi merhametsizler gibi “Bize ne onlardan” diyenlerden mi olacağız?

Ne yazacağımızı ne söyleyeceğimizi bilemez haldeyiz... Yazıyor söylüyor olduğumuzun bir karşılığı da olmuyor, ama bunu bile bile söylemek yazmak durumundayız, en azından öteki dünyada Allah’ım başka bir şeye gücümüz yetmedi, ama uyardık efendilerimi deme hakkımız olur...

Son söz olarak, hiçbir şey yapamazsan en azından sofrandan bir tabağı eksiltelim, eksiltelim sağımızda solumuzda bunca ihtiyaç sahibi varken çok yemekten utandığımız anlaşılsın...


Böyle yazı mı yazılır deme bana, insanın içi acıyınca yazılır derim bende sana...

Binler selam ile iyilik hayır dilerim...