Her zaman insana dair yazacak değiliz ya, yazdık da ne oldu, ne oldu siyasete dair yazdık da, herkes kendi bildiğini okumuyor mu? Ve yine insanlar en çok varsıl kişilerin peşinden gitmiyor mu ve bunların çoğu Tanrı’nın yerine konuşur gibi konuşmuyorlar mıkonuşurlarken?

Sahi çok kibirliler değiller mi, çok fazla yukarıda görmüyorlar mı kendilerini arkadaşlar, anladınız siz... Seçim günlerinde beni seçin diyen arkadaşlardan söz diyorum, ben Milletvekili olmalıyım, ben BelediyeBaşkanı olmalıyım, ben oda başkanı olmalıyım, benden daha layık insan mı var diyenlerden...

Eskiden görev ya da vazife istenmez verilir diye bir inanç vardı, doğrumuydu yanlışmıydı bilemiyorum ama vardı... İnsanlar toplanır bu işe sen layıksın derlerdi o göreve layık olanlara...

İnamlık gibi anlayın,mesela İslam da imamlık yapmanın şartları olduğu bilinir,bir toplulukta isen imam olmaya en ehil olana sen imam ol denirdi..

Ve siz ey kent ahalisi en çok tırnakları pedikürlü adamları okumuyor musunuz gazeteci yazar diye... Hangisinden yeni bir sözcük öğrendiniz, hangisi bu ay şu kitabı okudum dedi veya hangisi kuşların özgürlüğünden söz etti...

Hangisi kadınlar öldürülüyor peki neden diye sordu, hangisi toprak bereket dağlar aşktır dedi ve yeni bir duruştan söz etti kent ahalisine?

Bu yaman bir çelişki kardeşlerim, bu nasıl uzak kalmaktır hakikate?

Nere koşuyoruz, neden ve kimin için?

Yoksa ben mi yanlış şeyler düşünüyorum, yoksa ben geç mi kaldım yeniçağın aydınlanmasına, ama hep bir soru içimde bu nasıl bir aydınlanma?

Çoğumuz karanlıktayız, çoğunuz unuttuk bir fukara sofrasına oturmanın insanlık olduğunu...

Sahi neden bir saba kentin Kaymakamını bir yoksul kişinin evinden neden görmez kent ahalisi, ya da Belediye Başkanını, kentin müftüsünü?

Neden bu arkadaşlar varsıl kişilere gösterdikleri ilginin saygının yüzde birini kentin yoksullarına mazlumlarına kimsesizlerine göstermezler diye sorsam, cevaplar mı birileri?

Ya da neden mahalle camisinin imamı uğramaz karısını vurmaz mahallede bir yoksulun bir yaşlının bir kimsesizin?

Başkalarını bilmem, ama ben çok kırgınım bu çağa, çok kırgınım yöneticilerimize, çok kırgınım varsılları kutsayan kalem sahiplerine, kırgının olmanın bir faydasının olmayacağını bile bile...

Bunlar aklıma düşünce durman kalbim ağrıyor...