Bunları yazmakla kimilerini kızdıracağız belki, ama yazmadan söylemeden de olmuyor ki... Adamların çoğu şehri babalarından kalan çiftlik filan sanıyorlar...
Adamlar derken kenti yönetmek adına ortaya çıkan, değil çıkarılan... Ve siz ey şehir ahali, siz asla masum değilsiniz, bu işlere taraf olurken...
Daha çok kendi çıkarlarınızı düşündünüz veya beyaz adamların gönlü olsun diye taraftar oldunuz, kime olduysanız...
Şimdilik, konusunu açık etmeyi uygun görmediğim bir konu için, zaman zaman Belediyeye “yani Alanya Belediyesine” gidip geldim... 
Kimi zaman inatla gittim, bakalım sonuç ne olacak diye gittim ve gözlerimle gördüm şahit oldum Belediye de, kendilerine yetki verilen insanların, mesela Belediye Başkan yardımcısı denilen kişilerin, özellikle “şura müdürü, bura müdürü” diye, kendilerine isim verilen şube müdürlerinin, amirlerin tahmin edilenden bile daha fazla cahil olduklarını gördüm...
Bir ardıç ağacının gölgesine yatsalardı, ardıç ağacının bile kendilerinden sıkılacağı kişiler pek çoğu...
Ne şehirden, ne şehrin dilinden ne estetikten anlıyorlar, ne saygıları var insana... Çoğu kendini şehrin efendisi filan sanıyor
Sanıyorum içlerinde senede bir kitap okuyan, ezberinden bir mısra şiir okuyan,  yok... Okuduğun en son kitap hangisi diye sorsan, öyle kalakalacak çoğu...
Muradımız onları yazmak tan öte, muradımız bu insanlara bu şehirler teslim edilmemeli demek... Şehrin dilinden sokağın dilinden kuşların dilinden anlamayan, kitaptan ve şiirden uzak insana tepeden bakan bu kişilere şehri teslim etmek büyük günah demek muradımız...
Ama her birinde bir hava, bir hava, bir hava havalarından yanına varılmıyor... Ama dediğim gibi hiçbir şeyden haberleri yok... Mahmutlarda yaptırılan şairler parkında  “neden Nuri Pakdil’in Cahit Zarif oğlunun adları yok?” diyorsun, bu isimlerin kim olduğunu bile duymamışlar...
Neden diyorsun, neden parklarda Türk büyüklerini İslam büyüklerini anımsatır hatırlatmalar yok diyorsun, bön bön insanın yüzüne bakıyorlar... 
Ama en azından “doğru söylüyorsun” diyorlar, buna bile seviniyor insan... Bu kişiler ile hiçbir boşluk dolmaz, bir yere varılmaz oturduğu koltuğun cazibesine kapılıp insanı önemsemeyen bu zihniyetten...
Aziz İslam’ın hatırlatmasıdır “işi ehline verilmesi” işi ehline vermezsen sonu bu olur... İşi ehline vermez  “benim partim senin partin kavgası yaparsan ve görgüsüz insanlara yetki verirsen” sonuç bu şekilde çıkar karşına...
Şehirde binlerce insan işsiz güçsüz dolaşırken, babaların çoğu evine ekmek götürememenin mahcubiyetini yaşarken “her şey yolundaymış gibi”  ahaliye hava atan insanların bulunması gereken yerler buraları değil...
Başka söz ettirmiyorsunuz, bari bunu bari söyleyelim...