Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, Taliban güçlerinin Kabil'e girmesiyle birlikte, "Savunma Bakanlığı toplantısına gidiyorum" ayaklarıyla bir helikoptere atlayarak eşi ve çocukları ile birlikte ülkesini terk etti. Geride bıraktığı gözü yaşlı Afgan kadınlarının çığlıklarına kulaklarını tıkayarak gitti. Taliban korkusuyla kaçmak için uçagın kanatlarına tutunmaya çalışan insanları görmezden geldi. Her nedense ülkeyi terk ederken yanına içi para dolu valizleri almayı unutmadı. Eşref Gani'ye de hak vermek lazım gurbet elde çor çocuk ne yiyip ne içecekler? Allah hiç kimseyi kendi öz yurdundan ötede parasız pulsuz bırakmasın. Fareler geminin omurgasında oluşan en küçük deliği bilirler. Gemi su alıp.batmaya başlayınca gemiyi ilk terk eden her zaman fareler olur. İşte bunların hepsi fare gibidirler. Geminin mutfağından beslenirken hiç bir sorunları yoktur. Hamasi nutuklarla mangalda kül bırakmazlar. Vatan, millet, bayrak sevgisi hırsızlıklarını
gizlemenin en güzel yoludur. Hepsinin özelliği diken üstünde otururlar, korkaktırlar, ne olur ne olmaz diyerek devletin maliyesini hoyratça kullanırlar. Yabancı
bankalarda milyonlarca, hatta milyarlarca dolarları vardır. En ufak bir tehlike karşısında halkını ateş içinde bırakıp hazır bekletilen uçağa atlayıp, kuş gibi uçup
giderler.  Dr. Salvador Allende 4 Kasım 1970 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerinde senatoda 195 üyenin 153'nün oyunu alarak Şili'nin seçilmiş ilk sosyalist devlet
başkanı olarak siyasi arenadaki yerini aldı. Allende iktidara gelir gelmez ilk işi sağlık politikalarına el attı. Sağlık tüm sosyalist ülkelerde olduğu gibi parasız oldu. Toprak reformunu yaptı. Bakır madenlerini millileştirdi. Bakır madenlerinin millileştirilmesi uluslararası şirketlerin tepkisine neden oldu. Her geçen gün halkın desteğini artıran Allende'nin seçimle iktidardan uzaklaştırma şansı yoktu. ABD, CIA aracılığıyla uluslararası "şirketleri" devreye soktu ITT (Uluslararası Telefon Telgraf), Şili Kamyon sahiplerinin genel grevi, karaborsa, sabotajlar kısaca CIA Şili'de kaos çıkarmak için her yöntemi denedi. "11 Eylül 1973 darbeci faşist general Pinochet emrindeki askerlerle başkanlık konutunu sardı. Allende teslim olmadı.  Yanındaki bir avuç arkadaşıyla direndi. Direniş sırasında halkına şöyle seslendi: 
"Size son kez hitap ediyorum. Bu tarihsel sınavı da hayatımla ödeyeceğim, ama yüz binlerce Şililinin bilincine düşen tohum yeşerecek. Onların silahları
güçleri var ama toplumsal ilerleyişi, şiddet ve cinayetle durduramazlar......Yaşasın Şili, yaşasın halk, yaşasın emekçiler." Bunlar Salvador Allende'nin ağzından
dökülen son özler olmuştu.
İşte tarihi iki gerçek. Birisi hamasi palavralar atıp, zoru görünce para dolu valizlerle ülkesini ilk terk eden bir cumhurbaşkanı Diğeri ise halkını seven uğruna ölebilen gerçek yurtsever sosyalist bir devlet başkanı. İşte sosyalistler darağaçlarında şarkı söyleyerek böyle ölür. Böyle ölür bizimkiler.