2020 yılı bitiyor. Yılın son gününde bu sene nasıl geçmiş diye düşünüyorum. Aklıma ilk başta pandemi geliyor. Mart ayında başlayan ve hala etkisi aynı şekilde devam eden bir süreç. Binlerce ölümün yaşandığı, insanların işsiz kaldığı, çalışma hayatının eve taşındığı, alışkanlıklarımızın değiştiği bir yıl oldu. Korona denilince bitsin artık diye konuşmalara başladık.
Aslında 2020 yılına Avustralya’da çıkan yangınla başladık. Binlerce hektarın yanıp kül olduğu, insanların evsiz kaldığı ve yine binlerce hayvanın yaşamını yitirdiği bir felaket. Bütün dünya aylarca bu yangını konuştu. İnsanlar bireysel olarak destek olmaya çalıştı. Aylar sonra kontrol altına alınan yangının ardından doğa kendi kendini yeniledi. Tekrardan ormanlar, çimenler, ağaçlar yaşam buldu. Yangın denilince kıta değiştirmeye gerek yok. Bu yıl Hatayda gerçekleşen yangından kaçan ve çocuklarını korumaya çalışan babayı kim unutabilir ki.  Bu yangınları düşününce de bitsin bu yangınlar dedik durmadan.
Sadece 2020 yılına bağlı kalmadan yıllardır konuştuğumuz kadın cinayetleri yeniden her hafta her gün manşetlerde yer aldı. Kocasından, oğlundan, akrabalarından, sevgilisinden, eski sevgilisinden veya hiç tanımadığı erkekler tarafından yüzlerce kadın yaşamını yitirdi. Yüzlerce diyorum çünkü bu sebeplerle hayatını kaybeden kadın sayısı maalesef artıyor ve medyada göremediğimiz kadınları hiç bilemiyoruz. Her gün karşılaştığımız bu haberleri görünce yeter artık bitsin bu kadın cinayetleri diyoruz.
Tıpkı kadın cinayetleri gibi hayvanlara şiddet de durmadan devam etti bu sene. Bu vahşeti yaparken eğlenen, kanımızı donduran birçok video, fotoğraf veya haberle karşılaştık. Tepki gösterdik. Yeter artık dedik. 
Beyrut Limanı’nda gerçekleşen patlama bütün dünyanın gündemindeydi. Herkes bir anda öğrendiği bu olayda şaşkınlıkla insanların kaçışmasını izledi. Film sahnelerinden alınan görüntü gibiydi adeta. Yıkılan binalar, kaçışan insanlar, bir anda bütün şehri kaplayan toz bulutu. Bitsin artık yeter dedik bu patlamalar için.
Ülkemizde gerçekleşen sel felaketleri, depremler, çığ düşmesi ve daha nicelerine yeter dedik. Dünya genelinde uçaklar düçürüldü, helikopterler kaza yaptı ve yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Dünyaca ünlü basketbolcu ve kızı hayatını kaybetti. Tüm bu olayşarda yaşamını yitiren insanlara üzüldük ve yeter artık dedik.
Amerika’da siyahilere gösterlin sert ve ırkçı yaklaşımlar nedeniyle gösteriler yapıldı. Floyd'un nefes alamıyorum deyişi kulaklarımda uzunca bir süre gitmedi. Tıpkı ölmek istemiyorum diye haykıran, kızının dehşet verici bakışları arasında hayata tutunmaya çalışan Emine Bulut gibi. Olmasın bu olaylar, yaşanmasında artık yeter dedik.
Çekirge istilaları, toz fırtınası derken felaket gibi bir yıl geçti. yeni yılın gelmesini değil de 2020 yılının bitmesini istiyoruz. Yeter artık dediklerimizin son bulmasını istiyoruz. Tüm felaketlerin yerine hayalini kurduğumuz güzel bir yıl yaşamak istiyoruz. Hala umudumuz varken bir şeyler değişsin istiyoruz. Sesimiz duyulsun ve isyan ettiklerimiz son bulsun istiyoruz. Gelecek bir gün gelecek elbette. Bizler, bizim gibi bir neslin peşindeyiz. Güneşli günlerde yüzümüzde sadece gülümsemenin olduğu bir gelecek hayal ediyoruz. Belki 2021’de bu gerçek olur. Ne dersiniz?