Evet öfkelenme yok, kızma yok, hatta seslerimizi yükseltme yok...Konuşalım sadece, dinleyelim bir birimizi, ve sonra en azından orta yolu bulalım, sen haklısın, ben haklıyım demeden...

Bu sen haksızsın, ben haklıyım "yalnız bizim dediklerimiz doğru" yarışları bize bir şey kazandırmadı, yıllardır elimize hiç bir şey geçmedi, sadece düşman hale geldik bir birimize...

Farkında mıyız? En çok Müslümanlar kavga ediyorlar bir birleriyle, en çok Müslüman ahali dediğimiz ahali, uzaklaşmış durumda diğerinden...

Kendimizi çok kandırmaya gerek yok, gidilen bir yol yok İslam adına, İslamı yaşamak adına bu kavgalarla...Zalimlerin sunduğu hayatlara alıştığımız için, farkında değiliz neleri kaybettiğimiz konusunda...

Öncelikle bilmemiz ve kabul etmemiz gerek ki, uygarlıkları  medeniyetleri medeni şehirleri, insanlar kurarlar, taşlar filan değil...

İnsanlar yani insana değer verenler, insani düşüncesi olanlar, bir birini sevenler "bütün insanlar bütün Müslümanlar kardeştir" diyen yürek sahipleri kurarlar uygarlıkları da, medeniyetlerine...

Onların ellerinin kalplerinin dokunduğu yerde olur medeniyet ve uygarlık...Uygarlık veya medeniyet, insanların yarısının aç, öteki yarısının çok fazla  tok olduğu  bir dünya, bir ülke bir şehir değildir, öncelikle bunu bilelim...

Aziz İslam baştan sona bir Medeniyet inşasıdır "kendisi için istediği bir şeyi,başka insanlar içinde istemeli" diyen...

Kendilerine ayrıcalık isteyenler, biz sizden farklıyım diyenler, ben ahaliden üstünüm diyenler, daha çok pay ve taksim isteyenlerin işi değildir, yeni medeniyetler inşa etmek...

Ve bu düşünce Aziz İslam'ın ret ettiği bir düşüncedir...

İnsanlarının yarısının mutsuz, ve sefalet içinde olduğu ülkeler de veya şehirler de medeniyetten uygar olmaktan söz etmek, büyük bir aldatmaca dır...

Bir şeyi çok abartmanın adı medeniyet olmaz....

Anlayalım diye...Mesela dini yapılarımız, mesela camilerimiz... Biz camilerin içini dışını donatmayı çok fazla abarttık, çok fazla lüks hale getirdik vaaz edilen kürsüleri,hutbe okunan minberleri...Buraların pahalı ve şatafatlı olmasının dine bir katkısı olacağını sandık, nedense...

İmam evleri müezzin yerleri, çok fazla pahalı avizeler...Tamam da kardeşim "o camiye namaz kılmaya gelen" insanların çoğu işsiz güçsüz, veya kırk kanaat geçinen, evine ekmek götürmekte zorlanan insanlar, bu nasıl bir rahatlık?

Medine günlerinde Allah Resulünün Mescidinde "şimdi ki ayrıcalıklar" var mıydı kardeşim? Peygamber köşesi diye bir köşe var mıydı mesela?

Öyle olmaya devam edelim demiyorum...Ama kafamıza göre "oralara buralara" yeni ilaveler yapmayalım diyorum, ülke insanın yarısı evsiz işsiz iken...

Ülkede yüz bine yakın çocuk sokakta yaşıyorken, on binlerce kadın fuhşa zorlanırken, gencecik çocuklar uyuşturucu pençesinde kıvranırken "bazı işleri" abartmayalım diyoruz...Bir yandan cennet sayıklarken dünya evlerini, bu kadar abartmayalım diyoruz...

Demeyelim mi?

Selam içinde kalın... Aklınızda bulunsun her karanlıktan sorumlu olduğu insanın...