Hepimiz biliyoruz, önder diye kendilerine imkân verdiklerimizin seçtiklerimizin çoklarının, hatta hepsinin önce kendilerine, kendi çıkarlarına sonra beyaz adamlara servet sahiplerine hizmet ettiklerini...

Biliyoruz da, işimize gelmiyor bilmek, belki suça günaha ortak olmamak için bilmiyor gibi davranıyoruz diyeceğimiz de, sanki oda değil...

Mesela şimdi desem “Ey şehir ahalisi sende biliyorsun eskiden beri ülkeyi inşa etmek için gelenlerin hepsinin önce kendilerini düşündüklerini kendilerini, kendi yakınlarını inşa ettiklerini kendilerini zengin ettiklerini desem” yanlış mı söylemiş olurum?

Duymadın mı, bilmiyor musun? Bilmiyor musun, kente Belediye Başkanı olan arkadaşların hepsinin otel ve benzeri şeyler sahibi olduklarını, on yıllardır değil otuz kırk yıllardır...

Evet, evet hepimiz biliyoruz şehirleri inşa imar etmek için seçtiklerimizin yanında olduklarımızın, alkış tuttuklarımızın önce kendi çıkarları için çalıştıklarını, ama çoğumuz yanlış yaptık bile diyemiyoruz kendimize...

Ülkeyi idare etmek için gelenler de öyle... Mesela Sayın Cumhurbaşkanımızın adı dünyanın en zengin başkanlarının içinde anılıyor, ama soramıyorsun, bu nasıl oldu diye...

Kimselere bir şey sorulmuyor ülkede, çünkü yasalar onları hem koruyor hem kutsuyor, ezelden beri...

Mesela desem, o zor günlerde Mustafa Kemal’in maaşı dünya liderlerinin içinde en yüksek olanıydı, hemen bazıları haddini bil diyecek, bunu da biliyorum...

Ve bizler yani ülke ahalisi şehir ahalisi olanlar, hep başkalarını suçlamayı tercih ettik, başka insanları başka partileri onları bunları, ama kendimizi gözden geçirmeyi düşünmedik bence...

Ben kendim de yanlış yapabilirim demeyi ya akıl etmedik, ya işimize gelmedi... Hele kendimize yakın bulduklarımızın, mesela kendi partimizin kendi cemaatimizin kendi Belediye Başkanımızın yanlışlarını bile hayra yorduk...

Bu sözler tespitler çoğunuzun canını sıkacak, ama gerçek bu be kardeşim... Yani aslında bizlerin çoğu da, kendi çıkarımız doğrultusunda tercih yaptık, birilerini tercih ederken...

Aziz Kitap Kuranda denir ki “Kendiniz nasılsanız öyle idare edilirsiniz” sanırım yaşadığımız bu... Kendimize benzeyen insanlar, yani bizden birileri efendi diye seçtiklerimiz...

İyi günlerde değiliz, iyi değil gidişat, hayat kurşun gibi... Yaşamak kurşun gibi, ve ay batmak üzere...

Hoşça kalın... Canınızı sıktıysam, boş verin delinin teki deyin geçin benim için...