İstanbul depreminin, doğal afet için alınan önlemleri bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiği gerçeğini ortaya çıkardığını ifade eden Atmaca, “Büyük bir kısmı 2. derece deprem bölgesinde bulunan Antalya’nın özellikle Akdeniz açıklarında oluşan depremlerden sıklıkla etkilendiği göz önünde bulundurularak, yapının statiğinde olduğu gibi, mekanik tesisatın kurulmasında da bir takım önlemler alınması gerekliliğini gözler önüne sermektedir” dedi. Atmaca, depremlerde yaşanan kayıpların büyük bir oranının deprem sonrası bina ve tesisatta oluşan hasarlar ve yangınlardan meydana geldiğinin bilinen bir gerçek olduğunu aktardı.

“Can güvenliği açısından önemlidir”
Deprem sırasında bina tesisatının zarar görmemesi için gerekli önlemlerin önceden alınması gerektiğini kaydeden Atmaca şöyle konuştu:
“Bina yangın koruma sistemi, duman tahliye fanları gibi tesisat donanımlarının deprem sonrası çalışır vaziyette kalması can güvenliği açısından önemlidir. Çatılarda bulunan soğutma kulesi, paket klima cihazları, soğutma grupları, klima santralleri ve fanlar gibi mekanik tesisat elemanlarının kaidelerine uygun bağlanmış olması ve bağlantılarda sismik önlemlerin alınmış olması muhakkak gereklidir. Sadece bu ana donanımların değil bu donanımlara bağlanacak boru ve kanal gibi hatlarda da sismik önlemler alınmalıdır. Yapılacak bağlantıların deprem ivmesine bağlı olarak oluşacak sismik yüklere karşı yeterli dayanımda olması gerekmektedir. Yine bina mekanik odalarında bulunan ve sıcak veya soğuk akışkanın depolandığı tankların döşemeye bağlantılarında yeterli dayanımda bağlantı parçaları kullanılmalı ve gerekli hallerde bu tanklar halat veya kuşaklar ile bağlanarak da önlemler alınmalıdır”
Deprem sonrası ana taşıyıcılarda yıkım oluşmasa da tavana bağlı tesisat elemanlarının hasarı sonrasında can güvenliğinin etkilenebildiğinin altını çizen MMO Antalya Şube Başkanvekili Doç. Dr. İbrahim Atmaca, “Bu nedenle asma tavanlar içerisinde bulunan klima ve havalandırma cihazları ile bunların borulamalarında sismik önlemlerin muhakkak alınmış olması, askı çubukları veya çelik profiller ile doğrudan tavana montajda oluşacak sismik yüklerinde dikkate alınması şarttır. Bütün bu sebepleri ile mekanik tesisat bileşenlerinin yoğun olarak kullanıldığı endüstriyel ve ticari binalardaki tesisat eleman ve donanımlarının bu bakış açısıyla tekrar kontrol edilmesi deprem sırası veya sonrasında can güvenliği açısından önem arz edecektir” dedi.

“Deprem anında doğalgaz bağlantısı kesilmeli”
Atmaca, doğalgaz tesisatının deprem sırasında veya hemen sonrasında bina gaz bağlantısının kesilmesinin büyük önem taşıdığının altını çizerek, “Deprem sırasında belli büyüklükler sonrası sismik hareketi algılayarak gazın binaya girişini otomatik olarak kesen mekanik koruma vanaları bina girişlerinde mevcuttur ve ilgili yönetmelikler ile de zorunlu tutulmaktadır. Deprem sırasında bina ana taşıyıcıları zarar görmese ve yıkım oluşmasa dahi oluşabilecek bir gaz kaçağı başta yangın olmak üzere birçok riski barındırmaktadır. Bu nedenle sismik hareketi algılayan gaz kesme cihazı ve gazı kesen selenoid vanalar bu hatlarda önemli rol oynamaktadır. Doğalgaz tesisatında deprem açısından önemli olan bir başka nokta, mutfak fırını, ocak, kombi gibi ev içi cihazların sabit boru tesisatına çok kaliteli tip esnek hortum elemanlar kullanılarak bağlanmasıdır. Esnek hortumlar yeteri kadar uzun olmalı ve cihazın depremdeki hareketlerine kopmadan izin vermelidir” diye konuştu.
Kombi ve su ısıtıcısının duvara veya yere, sallanmayacak şekilde monte edilmesine de dikkat edilmesi gerektiğin dile getiren Atmaca, “Herhangi bir büyük deprem sonrası kombilerin mutlaka servisine kontrol ettirilmesi, doğalgaz yakıcı cihazlar, su ısıtıcılar, duman bacaları, havalandırma menfezlerinin kontrol ettirilmesi de can güvenliği açısından önemlidir” şeklinde konuştu.