Politikanın 'molitikaya' evrildiği günleri yaşıyoruz. Politikacılar siyasi tarihimizde hiçbir zaman bu kadar ayağa düşmediler. "20 yıllık günaha ortak olamayız" diyen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Siyaset güne göre tutum belirleme sanatıdır" diyerek Cumhur İttifakı’na katılarak Saray'a ilhak etti. Hem de partilileri sokakta cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza topladıkları bir günde.

Kendisine sorulan "Cumhur İttifakı’nın kazanması zor diyordunuz? Şimdi ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Fatih Erbakan, "Malum Sayın Cumhurbaşkanı’mız şapkadan tavşan çıkarma ustasıdır" demişti.

Anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı’nın şapkasından çıkardığı tavşanlardan birisi Fatih Erbakan’mış.

Bir yanda "AKP'nin kuyruğuna takılma, dizini döversin, sonra dövecek diz de bulamazsın" diyen baba Necmettin Erbakan, bir yanda babanın nasihatine kulak asmayan bir evladın hikayesi. Hikayenin sonunu 15 Mayıs sabahı hep birlikte göreceğiz.

YEMEK YEDİĞİN KABA PİSLEME

Yemek yediğin kaba pisleme 'nankör’ insanlar için kullanılan bir deyimdir. Bunca yıl sen bu partide milletvekilliği yap, bu parti seni cumhurbaşkanı adayı yapsın, sen kalk hiçbir kazanma umudun olmamasına rağmen kişisel bir hırsla, kin duygusuyla cumhurbaşkanı adayı ol. Aklım almıyor. Kaybedilen bir seçimin müsebbibi olarak sokağa nasıl çıkacaksın? Çocuklarının, torunların yüzüne nasıl bakacaksın? Tarih seni hiçbir zaman affetmeyecek. Aç yatağa giren çocukların, çocuğuna süt alamayan anaların feryatlarında hep sen olcaksın. Geceleri uykuların kaçacak, açların çığlıkları seni çıldırtacak, kafanı duvarlara vura vura delireceksin.

Cumhurbaşkanı'nn seçimi kazanmak için şapkasından çıkardığı tavşanlardan biri olma. Nankörlük edip yediğin tası kirletme.

15 Mayıs sabahını horonlar, zeybekler, halaylar eşliğinde hep beraber kol kola kutlayalım.

BİR FIKRA

Olay Paris’te yaşanır. Bir oğlan ve bir kız arkadaş olurlar. Fakat oğlan işsiz, güçsüz, ipsiz sapsızın biri. Kız ile oğlan arkadaşlıklarını o kadar ileri seviyeye taşırlar ki kız oğlandan hamile kalır. Kız hamile olduğu söyleyince oğlan ortadan kaybolur. Kız mecburen hamilelinin sonunda bir oğlan çocuğu doğurur. Aradan yıllar geçer. Kız çocuğunun elinden tutmuş Paris sokaklarında yürüyor. Tesadüfe bakın, çocuğun babası olacak adam onları görünce bir koşu yanlarına gelir. Adam çocuğu “Oğlum” diyerek hasretle kucaklar. Bu ara genç kadına dönerek,

"Yıllar önce yaptıklarım için senden özür diliyorum. O günler işsizdim. Sorumluluk alma şansım yoktu. Sonra politikaya girdim. Milletvekili seçildim, simdi mecliste bakan yardımcısıyım. Baban izin versin, hemen evlenelim."

Kız bir sevinçle koşarak eve gelir. Babasının boynuna sarılıp anlatmaya başlar. Eski sevgilisinin sokakta onları görünce koşarak yanlarına geldiğini, politikaya soyunup milletvekili olduğunu, şu anda mecliste bakan yardımcısı olarak görev yaptığını, ardından evlilik teklifi yaptığın söyleyince… Baba bu evliliğe izin vermez: "Kızım, evimize bir politikacı girmesindense, ben piçe razıyım" der.

Politikanın, molitika olduğu şu günleri anlatan bence güzel bir fıkra.

GÜLEN YÜZÜNÜZDEN O ÇİZGİLER HİÇ KABOLMASIN.