Sandıkçı Hasan Hoca, kendisi marangoz babamın babası, Çankırı Merkez İlçe Perdedar Mahallesi nüfusuna kayıtlı… Babası uzun yıllar Çankırı  Alıca   köyünde imamlık yapmış aydın bir din adamı… Hala orada tarlalarımız var tapuya kayıtlı ama ilgilenen yok.
***
Köşekli, oğullarından Köşekli Kervan sahibi olan kimselere deniyor o tarihlerde. Soyadı Kanunu çıkınca Hasan Hoca bu soyadını seçiyor. Ancak nüfus memuru Gevşeklioğlu olarak kayda geçiyor.
***
Hasan Hoca 16 yıl askerlik yapıyor. Rütbesi Çavuş… Okuma yazma bilen ender insanlardan… O tarihlerde  okuma yazma bilenlerin oranı %5 i bile bulmuyor Anadolu’da. Askere mektup yazdırmaya konu komşu ona koşuyor. Hasan Çavuş, babamın babası… Osmanlı İmparatorluğunda uzun süren savaşlar döneminde babaannemle nişanlanıyor, 4 sene sonra terhis olup evleniyorlar. 3 çocukları oluyor. Amcam Halit 1924 doğumlu olduğuna göre 1923 veya 1922 yılında evlenmiş olmalılar. Soyağacından kontrol etmedim henüz. Babamdan sonra bir kız kardeşleri oluyor ama çok yaşamıyor, küçük yaşta vefat ediyor. Babam Abdurrahman, 1928 doğumlu… Dedem Hasan Hoca marangozlukla geçimini sürdürüyor. O yıllarda cevizden çeyiz sandığı her evlenen genç kızın olamazsa olmazı ve çok revaçta…
***
Babam 5 yaşında iken mahallede yangın çıkıyor evler çok yakın birbirine… 15- 20 ev kül oluyor. Dedemin bütün sermayesi olan keresteler de yanıyor. Kalacak yerleri yok! Babamın teyzesinin evine  sığınıyorlar. Küresel ısınmadan önce çocukluğumuzda Çankırı’da kışlar çok çetin geçerdi. Bir metre kar yağar, evin önünü küreklerle açmak zorunda kalırdık. Evin çatısında karların eriyip donmasıyla buzdan sakıtlar olurdu, sopalarla kırardık başımıza düşmesin diye… Muhtemelen babamın çocukluğu döneminde kışlar daha çok çetin geçiyordur Çankırı’da…
***
Babam Abdurrahman çok zeki bir çocuk… Defterini, kitabını bu özelliğinden dolayı öğretmeni tedarik ediyor.  Bir de 1 yaş küçük göndermişler okula, öğretmeni kendi çocuğu gibi üzerine titriyor… İlkokuldan sonra orta okulu da dereceyle bitiriyor. O yıllarda Çankırı’da lise yok. Türkiye’de de topu topu 17 tane lise var.
***
Osmanlı Döneminde Çankırı, Kastamonu’nun sancağı. Kastamonu’da Abdurrahmanpaşa Lisesi var, yatılı… Varlıklı aileler çocuklarını oraya gönderiyor, en yakın yer orası…  O yıllarda yeterli yol olmadığı için Ankara uzak düşüyor. Yollar at arabası yolundan bozma, asfalt yol ne gezer!
***
Orman Bakanlığı’na bağlı Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde Orman Okulu açılmış, 4 senelik…  Orman Fakültesi derslerini okutuyorlar ve ormancı elbisesi ve şapkası var.  O okullarda okuyanlar tatile geldiklerinde elbiselerine hayran kalıyor babam. Bir de en önemlisi mezun olduğunda işi hazır, yüklü de maaş veriyorlar. Devlet memurunun en geçerli meslek olduğu yıllar… Ortaokulu bitirince bu okula yazılmak istiyor.  Okula başarılı öğrencileri alıyorlar, takdir almamış öğrenciler giremiyor. Ancak bir sorun var,  orada okul yatılı olduğu için kefil gerekiyor ama bir türlü kefil bulunamıyor! Dedem de  okula gitmesini istemiyor zaten dizinin dibinde kalsın diye… Zaten  Kredisi de yok, kefil de bulamıyor. Babam çaresizlik içinde kıvranıyor.
( Devamı haftaya…)