Anne olmak; bir çocuğu doğurmaktan daha fazlası demektir. Görmeden önce bir ruhu sevmek ve bilmektir bu. Hayatta kalmak için tamamen size bağlı bir yaşam sürdüren bir canlıyı içinizde büyütmektir bu. Uykusuz geçen geceler, hamilelik sancıları, acıları, doğum sonrası izleri ve yaraları... Saymakla bitmez... Anne olmak şüphesiz zordur. Dokuz ay gibi uzun bir zaman diliminde anne, çocuğunu doğurabilmek için tam anlamıyla yüzlerce türlü zorluğa katlanmak zorunda kalır. İşte bu nedenle annelik kutsaldır. Sadece doğurmak değildir olay. Sonrasında gösterdiği ilgi, şefkat, sevgi... Bunların hepsi paha biçilemez duygulardır anneler için.
Anne olmak demek, birlikte büyümektir. Hatta kimi zaman çocuk, anneyi büyütür, geliştirir. O olmasa yapacağım delilikleri yapmamak, o var diye yapmayacağım işlere girişmek, gelişmek, yenilenmektir. Çocukla büyümek, hiç büyümemek, o büyüdükçe çocuklaşmak, birlikte çocuk kalmak demektir. 
Anne olmak demek, William Shakespeare'in, "insan endişeden yaratılmıştır" sözünün hakkını vermektir. 
Anne olmak demek, oyunun "sen yorulduğunda" değil, "o sıkıldığında" biteceğini anlamaktır. Ben bugüne kadar Annelikten daha zor bir iş yapan bir insan görmedim. Annelik gözden düşüyor sanki, evde olmak sanki pek övünülecek bir şey değilmiş gibi. Hayır hayır bu büyük hata olur, yapabileceği hiçbir iş bundan daha önemli değil. Beşiği sallayan dünyayı sallar. 
Anne olmak demek, ergenliğe yeni giren kızınızla müzik festivallerinin hiçbirisini kaçırmamak, dönem dönem değişen müzik zevkine göre konserden konsere koşuşturmak, yorulmak, bel ağrısı çekmek, asla şikayet etmemek demektir.
Say say bitmez annelik bu dünyada yaşanacak en ama en özel duygudur annelik.