Ramazan boyunca siyasetten ve güncel konulardan uzak yazılar yazmayı seçtiğimi söylemiştim daha önce... Onun için bizler için önemli sandığım konulardan söz etmek istiyorum gücümün yettiği aklımın erdiğince... Neden böyle dedim, çünkü yazıp söylediklerim mutlak doğru bilgiler diye bir iddiam yok, ama ben doğru bilgi olduğuna iman ediyorum...

Biri çıkar “burası yanlış bu söz yanlış” derse oturur konuşurum diyeceğim de, artık kimse oturup konuşmuyor ciddi konularda, hep sıradan muhabbetler yapılan, iç küfür yalan dolu...

Konuya dönersek Anne Baba konusu çok önemli bir mesele İslam da, onların yeri hakkında onlara nasıl davranmamız gerektiği konusunda onlarca öğüt ve ikaz var, dinimizin içinde evlatları uyaran, oğulları kızları uyaran...

Her konuda olduğu gibi bu konuda insanımızın çoğu kendi rahatını seçti ve çoğu anne baba konusunda yapması gerekenleri yapmıyor gösterilmesi gereken hassasiyeti göstermiyor... Annelerini babalarını çaresiz bırakanlar hatta sokağa bırakanlar bile var aramızda... Türk toplumuna Müslüman inancına uygun düşmeyen anne baba ilişkisi var, anneleri babaları üzen...

Annesi babası sağ olan insanlar kardeşler bu konuda da kendini yeniden gözden geçirsin diye bu hatırlatma, annesine babasına karşı olan davranışını bir daha gözden geçirsin geçirelim diye birkaç söylemek birkaç hatırlatma yapmak istedim...

Rabbin, yalnız kendine tapmanıza annenize babanıza iyi davranmanıza hükmetmiştir... Eğer ikisinden biri veya her ikisi yanında kocayacak olursa, onlara “ÖF” bile deme ve onları azarlama onlara güzel söz söyle, onlara acıyarak alçak gönüllük kanatlarını ger; diye buyurur kâinatın Rabbi...

Aziz Peygamberimizin Çoğumuzun bildiği meşhur hadisi “cennet annelerin ayakları altındadır” daha ne istenir ki, cennete gitmek istiyorsan anneni asla üzmeyeceksin, asla...

Adamın biri geldi Allah resulüne “kime iyilik yapayım” diye sordu...

Anne ne dedi...

Daha sonra kime yapayım dedi, annene dedi...

Ya daha sonra, yine annene dedi...

Ya daha sonra kime iyilik yapayım o zaman Babana dedi...

Elbette bir anne baba ayırımı değil bu, belki annenin oğulları kızları için nelere çektiğini bir hatırlatma, hatırlayın anne çocuğunu dokuz ay karnında taşıyan, ve bundan sevinç duyan aziz bir varlıktır...

Lütfen annelerimizin babalarımızın değerini ve kıymetini bilelim, küçük dünyevi hesaplar yüzünden onları üzmeyelim, unutmayalım o üzmelerin karşılığı öteki dünyada üzülmek olur...

Aziz Nebi “anneye babaya iyilik edenin ömrü bereketli olur” buyurur, ömrümüzün bereketli işlerimizin bereketli yolumuzun aydınlık olmasını istiyorsak annelerimizi babalarımızı incitmeyelim derim kardeşçe...

Ve demeye devam eder Aziz Nebi “Allahın senden hoşnutlu babanın senden hoşnutluğudur...

“Ey Rabbimiz hesabın görüleceği kıyamet günü annemi babamı ve bütün müminleri bağışla” İsra/24...

Efendim Allah her birimizi annesinin babasının kendinden razı olduğu kullardan eylesin...

Bu mükemmel üçlü takımının devasa bir otelde tek başına aylarca kimseyle iletişimi olmadan yaşadıklarını düşünün. Yaşamlarında hiçbir sorun olmasa da bir süre sonra ailenin babası kendi kendine psikolojisini bozmaya ve depresyona girmeye başlıyor. Ne kadar anlayışlı ve sessiz sakin bir eşi olsa da, adam bütün beceriksizliğini ve başarısızlığını kadının üstüne atıyor ve bu zamanla depresyona ardından da öldürme arzusuyla cinnete dönüşüyor.

Buraya kadar psikolojik bir film olarak değerlendirilebilir ve evet belki de aile travması konusunda kaliteli bir senaryo olurdu. Ancak… büyük ihtimalle Stephen King romanından uyarlama bir film olduğundan illa köşesinden bir yerden paranormal bir şey fırlatmak zorundalardı ki bence bu filmi çok manasız bir noktaya getirdi. Ölü insanların ortaya çıkışı, telekineziyle iletişim gibi maddeler de filme eklenmeye başladı ve film fantastikleşip daha da merak uyandıracağına birbirinden alakasız ve bağlantısız konular oluşturdu.

Kısacası istediği kadar dünyanın en tanınan ve takdir görülen yönetmeni olsun, istediği kadar mükemmel yaratıcı çekim teknikleri kullansın, film bittiğinde ben “eee şu nasıl olabildi ki? Tamam da bu adam nereden çıktı kim bu?” gibi sorularla baş başa kalıyorsam o film bana seyir zevki veremiyor. “cinnet” filmi de benim için bağlantısız ve mantıksız noktalarla mahvedilmiş bir eserdi. “ben çok film kurduyum, ooo bak abi sen burada anlatılmak istenilen şeyi anlamamışsın” tribindeki çokbilmiş insanlardan değilseniz izleyip vakit kaybetmenizi önermem.