Otobüsümüz ağır ağır Resne'ye doğru yol alırken ,güvendiği 150 kişiyle dağa çıkan Hürriyet Kahramanı Resne'li Niyazi'yi düşünüyordum diyerek noktayı koymuştum.

  Kısa bir süre sonra otobüsümüz Resneli Niyazi'nin doğduğu iki katlı bir evin önünde durdu.Ev ziyaretçilere kapalı.Doğduğu evin kaşısına yaptırdığı Resneli Niyazi Bey Sarayı

ziyaretçilere açık.Kimdir bu Resneli Niyazi?11.Abdülhamit'in baskıcı yönetimine karşı kendisine bağlı 150 kişiyle dağa çıkıp isyan bayrağı açan bir vatan sever.Dağda bulduğu yavru geyiği büyütmesi ile Resneli Niyazi Bey tarihi misyonuna geyiği de katar 2.Meşrutiyetin 1908 yılında Abdülhamit tarafından tekrar  ilanında Resneli Niyazının , Enver Paşanın dağa çıkmaları  önemli rol oynamıştır .2.Meşrutiyetin ilanı ile birlikte dağan inen Resneli Selanik'te cöskulu bir kalabalık tarafından Hürriyet Kahramanı olarak omzlara alınır. Gelelim Resneli Niyazi Bey Saryının hikayesine

İkinci Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Paris elçiliğine tayini çıkan arkadaşları elçilik binası önünde çektirdikleri fotoğrafın altına bir not düşerler"Sen orada kelle koltukta oturuken ,biz burada neler yapıyoruz"

Bunun üzerine Resne'li Niyazi fotoğrafta gördüğü sarayın tıpa tıp aynısını doğduğu evin karşısına inşa ettirir .Ne yazık Resne'li Niyazi'ye  sarayda oturamak nasip olmaz Saray inşaatı daha yeni tamamlanmış Resneli Niyazi Arnavutluk   Avlonya İskelesinde İstanbul'a gitmek için gemi beklerken Yunan Komitacılar tarafından yapılan bir suılikast sonucu öldürülür (13 Nisan 1913)

İşte o günden bu yana hiç bir neden olmadan  ölenlerin ardından "Ne sehittir ne gazi ,pisi pisine gitti Niyazi " söylenir oldu.

Resne elma yetiştirciliği ile ünlü bir Makedon kasabası.Kaptanımız Mirza otobüsü sağa çekip ,yol kenerında elma satan üreticilerden iki sandık elma alıyor.Elmalar otobüste dağıtılıyor.Daha ilk ısırıkta Hz Adem geliyor aklıma Cennette  yediği yasak elma eğer bu kadar lezzetli ise ,cennetten koğulmaya değermiş diyorum.

Otobüs ağır ağır Ohri'ye doğru yol alıyor Ohri 'de sizi tertemiz bir göl Ohri Gölü karşılıyor Anlatılanlara bakılırsa bu göl her 10 yılda bir sularını yeniliyormuş .Gölün kendisine özgü canlı türleri var .Gölden çıkarılan Alabalığı çok meşhurmuş.Ben yedim pek tat almadım Nerde bizim kırmızı renkli  barbunlarımız ? Çok pahalandı ya da biz fakirleştik  hayali bile cihana değiyor Birde meshur Ohri İncileri var .Gölde yaşayan bir balığın pullarından yapılıyomuş.Gerçek Ohri İncisini yapan bir kaç aile var .Yüzyılar boyu bu ailelerin erkekleri bu işin sırrını vermeden devam ediyorlarmış

Kızlara işin sırrı öğretilmiyormuş.Sebebini bende anlamadım .Belki de kızlarına güvenmiyorlar,damatları bu işe ortak etmek

istemiyorlar Ataerkil Aile anlayışından kaynaklanıyor olsa gerek.

Ohri'de eski yerleşim alanları korunmuş .Dar sokaklarda yürürken iki katlı cumbalı evlerle karşılaşıyosun .Sokak aralarında küçük kiliseler ,hediyelik eşyalar satan dükkanlar ,kafeteryalar dikkatimi çekiyor.

Sözün kısası buraya henüz kentsel dönüşüm gelmemiş.

Lafın kalanı haftaya.Arnavutlukta  buluşmak üzere.