Zaman zaman aklıma düşmüyor değil, bir Ülke kendi insanını bu kadar aşağılar mı diye... İnsanımız aşağılanıyor şimdi bunu görmezden mi gelelim... Görmezden mi gelelim çaresiz kalan tenceresi kaynamayan anneleri?
Evine ekmek götüremeyen babaların varlığını görmezden gelip vicdanımızdan uzak mı kalalım? Ocağı yanmayan evler yok mu, sayıları ne olursa olsun...
Yüz çocuğun karnının doyması değil, bir çocuğun üşümesi sorunumuz derdimiz olmalı değil mi insan olarak veya bir Müslüman olarak?
Söylemenin bir bedeli olsa da söyleyelim, yoksulluğumuz ile övünen bir iktidar var şimdilerde...
Sözleri çoğaltıp çoğaltıp üstümüze bırakıyorlar... 
Mesela diyorlar ki altı buçuk milyon insana sosyal yardım yapıyoruz, utanmazca bir tavır...
Peki, bu altı buçuk milyon insan neden bu halde,  neden bu yardımlara ihtiyaç duyuyorlar Ülkede hakça bir taksim varsa?
Çoklarının firavun gibi zengin hayatlar sürdüğü bir ülkede, neden sefaletin pençesinde bazı insanlar aileler evler çocuklar kadınlar? 
İki de bir Nas tan söz eden Sayın Cumhurbaşkanımıza sorarsak bu konularda Nas yok mu, diye ne der acaba?
Yalnız şimdilerde değil neredeyse bütün zamanlarda kendi insanın bir kısmını üzen bir Ülke inşa ettiler...
Gerçekleri görmemek için gözlerimizi kapatsak da gerçekler yok olmuyor... Eski zamanlarda Ülkenin düşünen insanlarını sürgün etmeler, kimi zaman insanların kıyafetlerine müdahale ederek acı çektirmeler...
Mesela Ülkenin İstiklal marşını yazan Mehmet Akif Mesela Nazım Hikmet kendi Ülkelerinin idarecileri tarafından neredeyse kovulmuşlardır...
Kıyafetinin eski oluşundan dolayı Ankara’ya sokulmayan Âşık Veysel...
Neyse...
Şimdilerde yine ağır bir sorun ile karşı karşıya, en azından insanımızın yarısı... Yukarda yazım, evin ekmek götüremeyen tenceresi kaynamayan haneler...
Yok mu?
Öte yandan Kamu da israf bütün hızıyla devam etmekte... En küçük ilçelerin Belediye Başkanları bile utanmazca insafsıca israf yapmaya devam ediyorlar...
Hadi biriniz doğru söylemiyorsun desin...