22 Temmuz 2007 genel seçimleri sonrası Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne karşı gelen bölücüleri destekleyenler, Büyük Millet Meclisi’ne girerek, dokunulmazlık zırhını giyenler  eminim tarih kitaplarında kırmızı harflerle yazılacak ve tarih onları bir gün mutlaka ama mutlaka sorgulayacaktır.

Bu vatanın soylu, asil şehitleri bir tarafa itilip, bir terör tutuklusu, milletvekili olarak Meclis’e giriyor. 

Bizler işte bunları görüp, iliklerimize kadar hissetmiştik ve yazmıştık zamanında ama ne yazık ki siyasetçiler görmek istemediler.

O tarihler de ben bunları yazarken çok acı çekmiştim. Arkasından gelen açılım hikayesi ile bir sürü şehit verdik. Aslını ve tarihini unutanlar,  gün gelir duvara çarparlar. Bu siyaset gerçekten çok zor bir iş. Bugün birbirini karalayanlar, yarın el ele, kol kola ya da gizli görüşmelerle yapılan pazarlıklarda, demokrasiden bahsederlerse seçim sonuçlarını da hazmetmek zorunda kalırlar. Çünkü ABD’nin ahtapot kolları Büyük Millet Meclisi’ni sarmaya başlamıştır. ABD şu anda Türkiye’yi tehdit ediyor. Bu rahatlamanın nedeni gerek silah gerekse siyasetle cesaret verdikleri terör örgütü PKK’nın PYD’nin arkasında olan ABD’nin düşündüğü belli, sadece ama sadece bu teröristler sayesinde ülkeleri bölüp, onların doğal zenginliklerine el koymaktır. Türkiye büyük bir lokumdur çünkü. Bu lokumu zaten paralı işgallerle yapmışlardır. Yabancıya satışlar bunların ispatıdır. Özelleştirme adı altında, ülkemizin en değerli fabrikaları satılmıştır ve satılmaya da devam etmektedir.

Turizm kentlerimizin en güzel yerleri satıldı. Anadolu’nun en verimli toprakları satıldı, bu satışlar daha da artacak. Yıllardır Türkiye’nin, tarımına, çiftçisine vurulan darbelerden neredeyse ekmek için bile yurt dışına muhtaç olduğumuz günlere giderken, sonunda kendi ülkemizde topraksız kalacağımız günler yakındır.

Çarşı pazarda gördüğümüz yabancı isimlerle süslü mağazalar gibi sokak isimleri de değişecektir. Örneğin, Türkiye’nin başşehri Ankara’nın göbeği Kızılay Meydanı, “ Bush Kan Döker Meydanı” veya Ulus Meydanı “Leydi Mitterand Meydanı”, İstanbul un en gözde Taksim Meydanı da “Taksim Edilmiş, Avrupa Birliği Meydanı” olarak değişirse şaşırmayalım. Dilerim artık kimse Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin çizgisini değiştirmeye çalışmaz. Cumhuriyet’in temel taşları ile yeteri kadar oynandı, daha fazla oynarlarsa başlarına yıkılacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Esas olan Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin, birlik ve beraberliğidir,  hiçbir ülkenin ne uşağı ne de kölesi olmak değildir.