Geçen haftalarda yer alan yazılarda üniversite hayallerinden, üniversite hayatının kişiye getirdiği olumlu yönlerden söz etmiştim. Peki, üniversite bitince neler oluyor? Hayallerimize ulaşabiliyor muyuz? Hep hayalini kurduğumuz o mesleği ve çalışma koşullarına erişebiliyor muyuz? 
Üniversiteye giderken birçok aile ve öğrenci iş bulması garanti olabilecek ve maaşı iyi olabilecek bölümler tercih etme eğiliminde oluyor. Peki, iyi bir üniversite veya iyi bir bölüm gerçekten de maaşlı bir işin garantisi oluyor muydu? 
Hayatımızı planlarken hep yıllar sonrasında nasıl bir yaşam sürmek istediğimize göre şekil verebiliyoruz. Nasıl bir evde yaşamak isterim, nasıl bir arabam olsun, nasıl bir yerde çalışayım gibi sorulara yanıt vererek seçimlerimizi belirleyebiliyoruz. Tüm bunlar kontrol edebildiğimiz yaşam koşulları oluyor muydu gerçekten?
Korona ile birlikte işsiz kalan, iş arayıp bulamayan, işinden ayrılan veya çıkartılan yüzlerce insan vardır. İşsizlik sadece bu Korona süreciyle ilgili değildir. Koronadan önce de yetişkinler işsizlik ile mücadele etmekteydi. Yeni mezun kişiler tecrübesiz oldukları nedeniyle birçok iş yerinden olumsuz cevap almaktaydı. Yeni mezun kişilere kimse iş vermezse nasıl tecrübe edinebileceğini kimse düşünmüyordu. 
Son dönemde özellikle özel sektördeki bazı olumsuz durumlar nedeniyle insanlar var olan işlerinden de mahrum kaldılar. Tatile gidecek insan sayısı azalınca turizm sektöründeki kişiler açıkta kaldı, insanlar dışarı çıkmıyor diye aynı şekilde küçük işletmeye sahip mağaza veya kafeler kepenklerini indirmek zorunda kaldı. Uzaktan çalışmaya başlayan şirketler küçülmeye gitti. Birbirinden farklı sektörde çalışan, evlenecek olan, kendi ayaklarının üstünde kalmak isteyen veya ailesine bakmakla yükümlü olan insanlar bu durumdan olumsuz etkilendi. 
Peki, çözüm ne oldu? İnsanlar ya başka mesleklere veya iş alanlarına yöneldi ya da KPSSS’ye girip devlete atanmak için bir yol bulmaya çalıştı. Şimdi binlerce insan bu sınavlara girip en azından garanti olabilecek bir iş bulma girişiminde olmaktadır. Devlet memuru olarak çalışmaya başlamak birçok insanın hayali olmuş durumda. Hafta sonu tatil, çalışma saatleri belli, işin kesintisi yok ve devamlı gelen bir maaş var. Binlerce hatta toplamda bakıldığında milyonlarca kişi üniversite sınavına hazırlanma sürecine geri dönüp bu sınavların peşinden koşabilmektedir.
Üniversite veya lise sonrası işe başlamak yüzme bilmeyen bir kişinin okyanusa bırakılması gibidir. Eğer kişi ne yapacağını bilmezse akıntıyla bir o yana bir bu yana sürüklenir durur. İşte çalışmak istediği halde iş bulamayan binlerce kişi de aynen bu halde sokaklarda dolaşmaktadır. Belki de artık tek bir sektöre bağımlı kalmamak gerekir. Farklı becerilerde kendimizi geliştirmemiz veya kendimize yeni hobiler edinmemiz faydalı olabilir. Elbette bu öneriler, kesin bir çözüm olmayacaktır. Sadece içinde bulunduğumuz durum için bir çıkış kapısı olabilir. Kendimize çıkış kapısı bulamadığımızda geriye tek bir seçenek kalıyor; ya eskiden olduğu gibi tarım işine geri döneceğiz ya da memur olabileceğimiz sınavlardan geçerli puanlar alabilmek için yeniden öğrenci olacağız.