Daha önce de yazıp söyledim... Şu virüs konusunda yazmak da, yazanları ciddiye almak da istemiyorum... 
Hastalık var mı var, ama nedir durmadan insanların başına vura vura, yarın ölüm sırası sen de demek?
Asıl meseleye gelirsek, hani görünen köy kılavuz istemez denir ya, bu virüs en çok yoksulların fakirlerin kalbini acıtacak...
Onların yok oluşuna neden olacak...
Virüsten kurtulsak bile, bu böyle olacak... Yoksullar daha yoksul, fakirler daha fakir olacak virüsten sonra...
Yalnız bizim ülkemizde değil, bütün dünyada böyle olacak bu...
Belki de dünyayı idare etmek isteyenler, böyle olmasını istiyorlar... Belki dediğime bakmayın gerçek bu...
Bu gidişin böyle olması sanıldığı gibi varsılları üzmeyecek, hem ülkemiz de, hem dünyada... 
Çünkü onlar kendilerine ortak istemiyorlar, onlar servetlerinin azalacağından korkuyorlar, insan çoğaldıkça...
Oğullarına kızlarına daha ihtişamlı bir dünya bırakamama korkusu hepsinde...
Mesela şimdi kimilerine "çok yemeyin de, hiç yemeyenler de nasiplensin!"desek, razı olacak birileri çıkar mı onlardan?
Başka başka sebepler ile devletten "üç dört beş maaş" alanların, o fazladan verilen maaşların "geçici olarak bile olsa" kesilsin diyen, bir yetkili var mı?
Ya da o beyefendiler den öyle bir talep var mı?
Benim deli hallerim...
Aklımda binlerce soru...
Şimdi dönüp desek "hiç gerek yokken" şu küçücük ilçelerde bile, Belediye başkanları, neden bu kadar pahalı arabalara biniyorlar, halkımızın yarısı sefalet ve yokluk içinde iken, desek kimse duymayacak bu sorumuzu?
Belki aman sen de, neler neler ile uğraşıyorsun, diyecek pek çoğu... 
Hiç birini ötekinden ayırmıyorum...
Partiler kendilerini çok fazla kutsallaştırdılar ülkemizde, partilerini inandıkları dinin önüne geçiren insanlar var...
Ve liderleri Peygamber gibi kutsayanlar var mı, var... Ve ahalide evet dedi, kendi partisinin kutsallaşmasına...
Bu yolun sonu aydınlık değil, en azından bana göre...
Halkımızın pek çoğu ayakkabısının tekini düşüren bir kadın gibi çaresiz...
Ama umutsuz olmayalım yinede...
Belki son tren daha kaçmamış olabilir... Siz devam edin komşunuzu sevmeye, ona selam vermeye...
Sakın bağlarınızı bahçelerinizi, beton yığınları ile değiş tokuş etmeyin...
Hazır salça yerine, domates kurusu kullanmayı söyleyin eşlerinize...
Ve ellerine kına yakmayı...