Şimdi her birimiz birbirimize, bir şey söyleyenler, siyaset adına konuşanlar, kendilerini vatan kurtaran bir mücahit gibi takdim edenler, sonra din adına konuşanlar…

Şehir ahalisine akıl satanlar filan…

İnsanın kurtuluşu için konuşup yazanlar, yaşadıkları şehir adına yazıp konuştuğunu öne sürenler, bir kahraman gibi ortada dolaşanların pek çoğu, hep bir şey söylediklerini yazdıklarını anlattıkların sanıyorlar da, neden kendileri yapmıyorlar insanlara yapın dediklerini acep…

Sizinde aklınıza düşmüyor mu böyle sorular, bu adamların kendileri yazdıklarına konuştuklarına anlattıklarına uyuyorlar mı diye?

Kızmayın, kızmayın açıklık getirmeye çalışacağım söylediklerime… Neredeyse her Cuma cami ahalisinden bazı yerlere yardım talep eden arkadaşlarından kaçı bu yardımlara kendileri katkıda bulunuyorlar sizce? 

Hiç birisi desem çok mu ayıp olur, o zaman diyelim sayıları yüzde biri bile bulmaz… Aksini söyleyen biri çıkarsa itiraz etsin ve yazsın bize bizde yazalım, ey insanlar arkadaşlara haksızlık etmişiz diye…

Ama yok işte…

Herkesin bir birini kullandığı bir toplum haline getirildik, çıkarcı ve menfaat’ düşkünü ve bencil…

Elimizden ne çok erdemlerimizi aldılar da, farkında olmadık… Farkında olmadık iyi yanlarımızın nasıl bizi bırakıp gittiğini…

Geriye dönün bir gözden geçirin 20 yıldır şehrin siyaset gündeminde olanlardan kaç kişi, önce kendi ve yakınlarının çıkar ve menfaatini kollamadan tertemiz kaldı?

Bak şu kişi bunu yapmadı diyebileceğiniz bir siyaset erbabı düşüyor mu aklınıza? Bir partiye karşı gönül veriyor olmamız, onun yanlışlarını görmememize söylememize mani olmamalı… Ya da bir siyasetçiye bir Belediye başkanına karşı olan yakınlığımız, onun yanlış yaptığı işlere…

En azından bir bahane bulup bal tutan parmağını yalar diyoruz pek çoğumuz... Oysa parmak değil yalanan, yalanan bütün bir şehir ahalisinin yarını… Yok, olan topraklar bağlar bahçeler istila elden dağlar denizler, daha başka başka şeyler…

Nerdeyse herkes iyilikten, iyi olmaktan söz edip duruyor da, kimse demiyor insanın yüreğinin gönlünün başka şeyler ile doldurulduğunu… Dünya ile servet ve güç toplama duygusu ile, eşya ile lüks yaşama duygusu ile doldurulan bir yüreğin iyi işler yapması iyi işler yapması kolay iş değil…

Bakın can sıkıcı sözler bunlar, pek çok insan için…

Çünkü diyoruz ki, yüreğin gönlünü başka başka şeyler ile dolduran insanın düşüncelerinin aydınlık olamayacağını merhametli olamayacağını diyoruz…

Yüreğini kirletenlerin insan adına insanlık adına şehir adına din adına, yolda kalmışlar adına sürgün yemişler adına yapacakları bir şey yoktur…

Çünkü onların pek çoğu kendilerini Tanrını oğulları kızları sanmaktalar, ne merhametleri ne vicdanları ne başka duyguları Allah’a yakındır…

Nemi demek istiyorum?

Yüzü her daim Allah’a dönük olmalı bir insanın… İçinde merhamet taşımalı, vicdan taşımalı içinde… Allah’tan korkuyorum demekle kalmamalı gerçekten çekinmeli Allah’tan… Bir insanı incitmenin sonunun zalimlik olduğu hep aklında olmalı…

Aklında olmalı bir gün gelecek herkesin eşit olacağı gün…

Sözünün içinde asla yalan olmamalı,söz sahibinin…Yazıyor olanlar kalemin izzetini korumalı..Dinin izzetini korumalı din adına konuşup duranlar…

Çok talan edildik be kardeş, çok fazla kirlendi yüreğimiz de, farkında değiliz…

Çok selam ile kal… İyilik içinde kal… Unutmayalım ölümün bir gün ansızın çıkıp geleceğini… El ne der demeyi bırakalım iyi insanlardan olma gayreti içinde olalım…