Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) Alanya'daki önemli isimlerinden Hacı Mevlüt Zavlak, sahil büfeleri konusunda Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'e destek verdi. Kendisinin de 2000'li yıllarda plaj büfesi işlettiğini anımsatan Zavlak, "Alanya turizminin Türkiye'de ve dünyada marka olmasını sağlayan şey, onlarca yıllık emek ve tecrübedir. Turizm konusunda çevremizde bir örnek olmadığından Alanya olarak birçok şeyi deneyerek tecrübe ettik. Bu durumun kötü sonuçlarını da yaşadık. Alanya, geldiği bu noktayı tesadüfen yakalamış değildir ve onca emeğin getirisini geçmişte yapılmış hataları tekrar ederek heba edecek lükse de sahip değildir. 2000'li yıllarda plaj büfesi işletirken seyyarlardan, örgütlenmiş hırsızlardan ve hanutçulardan çok çektik.

KARAKOLLUK OLDUK

O zamanlar özel güvenlik şirketleri olmadığından Alanya Belediyesi'nin zabıta ekibinden seçilmiş gözü kara bir ekip plajları kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Plajlara yerleşmiş olan seyyar ve hırsız tayfası tarafından defalarca tehdit, darp ve arabalarının yakılmasına kadar uzanan olaylar yaşamalarına rağmen geri adım atmayan bu ekip ve bizim gibi kavgayı göze alabilen ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olan büfe işletmecileri defalarca karakolluk olarak turizmin katili bu adamları plajlardan uzak tutmaya çalıştık. O dönemde Ali Rıza Gündoğmuş gibi şehrin sevilen isimlerine de bu konudaki dik duruşlarından ötürü saldırılar yapılmıştı.

ZORU BAŞARMIŞTI

 Başta bu konudaki kararlı mücadelenin arkasındaki isim olarak dönemin Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu ve devletin katkılarıyla bu yapı plajlardan söküldü. Bugün Alanya plajlarında on binlerce insan aynı anda huzurla güneşin ve tatilin tadını çıkarabiliyorsa, o günlerde verilen mücadelenin sonucudur. Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'in dikkat çekmeye çalıştığı konu da budur. Zira endişe edilen şey, toplu taşıma gibi her gün binlerce insanın temas ettiği bir alanın turizm sürekliliğinden bihaber olan insanların eline geçmesidir.

YENİ SIKINTILAR İSTEMİYORUZ

Çünkü turizm, restorandaki garsondan otel sahibine, hatta halk otobüsünü kullanan şoförden şehrin eczacısına kadar bir bütündür ve birinin bozulması bütünü sekteye uğratır. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu düşünürsek zaten güç bela ayakta durmaya çalışan turizm sektörünün yeni sıkıntıları kaldıracak gücü de yok. Bana göre Başkan Yücel'in bu konudaki haklı uyarısı da ileride yaşanacak olası sıkıntıların önünü şimdiden kesmek içindi ama bazı kesimler tedbir almak yerine işin siyasi rantının peşine düştüler. Memleketin en yetkili ağzından turizmin kurtuluş reçetesi olarak duyduğumuz 'Komşunu da al gel' kampanyasından sonra buna da şaşırmadık doğrusu."

 

Editör: TE Bilisim