Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “AKP iktidarı ile Memur-Sen arasında imzalanan sözde toplu sözleşme sürecinde kamu çalışanlarının mali, sosyal ve demokratik talepleri yok sayıldı.  Kamu emekçilerinin insanca bir yaşam talepleri hükümet ile Memur-Sen arasında yapılan göstermelik toplu sözleşme süreciyle enflasyona ezdirilmiştir.

Ülkemizdeki 3 milyon 200 bin memur ile 1 milyon 900 bin emeklinin yaşam koşullarını ilgilendiren 2018 yılı için yüzde 4+3.5 oranında, 2019 yılında ise yüzde 4+5 olarak zam verilmesi kabul edilemez. Bu rakamlar hem ülke gerçekleriyle hem de enflasyon rakamlarıyla bağdaşmamaktadır. Çünkü Memur ve memur emeklileri, Ocak ayında yüzde 1.69 enflasyon zammı alacaktır. Ancak sözde toplu sözleşmenin ilk yarısı için yüzde 4'lük zamla birlikte dahi Ocak ayı itibariyle toplam zam yüzde 5.69 olacaktır.

2017 yılı için memura yapılan zam ilk 6 ay için yüzde 3 ikinci 6 ay için yüzde 4 olmuştu. Enflasyon yüzde 12 olarak açıklanmasına rağmen kamu emekçileri 4-5 puanlık kayıplar ile gelirlerinin sabit tutmak bir yana her geçen gün maaşlarının erimesiyle karşılaşmışlardı.

Kamu emekçileri hem geçtiğimiz sözde toplu sözleşme süreçlerinde hem de 2018-2019 yıllarındaki sözleşmelerde enflasyon ezdirilmiştir. Çünkü kamu emekçilerine verilen zammın yanında iktidar; trafik cezaları, ehliyet harçları, damga vergisi, su tüketim bedeliyle ilgili birçok hizmete dahi yüzde 14.47 oranında zam yapmıştır. Emekçilerin tüketim giderlerinden olan sade gazoz, meyveli gazoz, limonata, nektar, alkolsüz bira, enerji içecek, soğuk çay ve meyveli içeceklere dahi yüzde 10 oranında özel tüketim vergisi yapılmıştır.

Ülkemizdeki yıllık enflasyon yüzde 12 olarak açıklandı, köprü, otoyollar ve motorlu taşıt vergisine yüzde 25 zam yapılırken emekçilerin hayatının olağan düzeni içerisinde tüketmesi gereken ihtiyaçlarına da zam yapılırken  “Memura yapılan yüzde 4’lük zam şimdiden eridi” demek son derece gerçekçi bir o kadar da utanç tablosudur.!

AKP iktidarı ile Memur-Sen arasında yapılan sözde toplu sözleşmeyle kamu emekçileri yoksullaşmıştır. Enflasyon rakamlarının çift haneli rakamlarda yükseldiği ülkemizde yeni vergiler ve zamlar hayatı daha da kötüleştirmektedir. Ülkedeki milyonlarca emekçinin ay sonundaki maaşıyla geçindiği düşünülürse yaşam koşulları zorlaşmaktadır.

İşsizliğin, yoksulluğun sürekli arttığı ülkemizde 2018 yılı için asgari ücret 1603 lira olarak belirlendi, kamu emekçilerine yüzde 4 zam verildi.  Ülkedeki gerçeklerden çok uzak olan bu rakamlar reel rakamlarla açıklamak daha gerçekçi olacaktır. Çünkü Türk parası hızla değer kaybetmekte, faiz oranları yükselmektedir, enflasyon çift rakamlarda ilerlemekte ve Türkiye ekonomisi kötüye gitmektedir.

AKP iktidarı, ülkedeki ekonomik kötüye gidişin faturasını emekçilere borç, zam, faiz ve enflasyon olarak çıkarmaktadır; hükümetin oluşturduğu bütçe ve cari açığın bedeli de milyonlarca emekçiye KDV ve ÖTV olarak dönmektedir. Milyonlarca emekçi hükümetin, emekçileri “enflasyonun altında ezdirmedik” sözüne kanmamakta hatta hükümetin dışında enflasyonun düşeceğine de kimse inanmamaktadır.

Bu dönemde, imzalanan sözde toplu sözleşme kamu çalışanlarını ve emeklileri sefalete mahkûm etmiştir.  Hükümete artık yeter diyoruz. Kamu çalışanları, sadaka değil, enflasyon farkı da değil refah artışından payına düşeni istiyor. Hem hükümeti hem de yandaş sendikayı göstermelik sözde toplu sözleşmelerden vazgeçmeye davet ediyoruz. Birleşik Kamu-İş olarak; kamu çalışanlarına dayatılan sözde “toplu iş sözleşmesi masasını’ bir aldatmaca olarak değerlendiriyoruz. Hükümeti, emekçilerin sorunlarını ve alın terlerini görmeye, sefalet ücretine mahkûm edilen; memur, asgari ücretli, emekli, dul ve yetimlerimizden  yükselen feryadı duymaya, kaygı verici boyutlara ulaşan bu sorunu çözmek için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz.”