Varsın birileri konuşup dursun, birileri öne geçme yarışını ben kazanacağım desin ve kendilerini kurtarıcı diye takdim etsin bir başkaları...

Biz kendimize bakalım her şeyden önce... Kendimizi kendi dilimizi kendi gönlümüzü kendi kazancımızı kendi evimizi aydınlık ve rızaya uygun yapmaya çalışalım, çünkü bu davranış insanın kendine yapması gereken büyük bir görev...

Aslında sözünü ettiğim kişilerin yalan söylediklerini, sözlerinin içinin boş olduğunu sizlerde biliyorsunuz...

Bunca uğraşın bunca çırpınmanın nedenini kendilerini öne çıkarmak biraz daha şan şöhret servet sahibi olmak olduğunu sizde biliyorsunuz, ama bu öyle bir tezgâh ki, her birimizi o tezgâhın başına çekmeyi biliyorlar...

Ne yazık ki çok önemli işler gibi takdim edildi bu işler, siyasi kavgalar siyasi yarışlar insan ruhuna uygun işler değil...

Söylenen yalanların çokluğu olmayacak işlerden söz edilmesi din adına ikiyüzlü davranışlar asla sağlıklı bir gidiş değil, ama başkaca yapacak bir şey yok diyerek, kendimize bahaneler buluyoruz...

Neyse biz kendi halimize, kendi yolumuza bakalım, biz daha başka sözler edelim, İnsanın elinden tutan insana lazım olacak sözler...

Çünkü bu sözler ile söyleneceklere çok ihtiyacı ahalinin... Mesela bir birimizi anlamaya bir birimizi dinlemeye çok ihtiyacımız var...

Çünkü insan insanı dinlemeli anlamalı eğer bunu yapmazsa düşman davranışlar çıkıyor ortaya...

Mesela bugün Merhametten söz edelim, insanın merhametli olması gerektiğini, merhameti olmayanın insanı ciddiye almayacağını, yoksulları görmezden geleceğini, yetimlerin sokağından geçmeyeceğini söyleyelim...

Merhamet duygusu aramızdan, gönlümüzden sokağımızdan çekilip gitti, pek çoğumuz da merhamet duygusu kalmadı, acımaz oldu insan insana...

Merhameti kalmadı sokakların, kentler merhametsiz kaldı ve en çok, güç ve servet sahiplerinden uzaklaştı merhamet...

Bakın onlara,insan ile konuşurken bile insanın gözlerine bakamayacak bakmayacak kadar duygudan uzaklar..

Çünkü merhamet her gönülde duran, duracak olan bir şey değil, önce insan kendi talep etmeli merhametli olmayı ki, Allah ihsan etsin...

Merhametsiz kalmak zalim yapar insanı, cahil yapar kaba bencil yapar, görgüsüz yapar... Ne üzüntüden anlar ne hüzünden merhametsiz kalmış bir insan...

Gönlünüze merhamet doldurun, kalbinizde merhamet olsun, gözleriniz de, hatta cepleriniz de de...

Merhamet yüklü olsun sözleriniz, davranışlarınız da, içinde merhamet olmayan ahlak ahlak değildir...

Kardeşçe diyorum gelin merhamet konusunda kendimizi gözden geçirelim, kendimiz ölçebiliriz ne kadar merhamet sahip olup olmadığımızı...

Çünkü Merhametsiz bir kalp önce kendi sahibini savurur...

Merhamet sahibi olmak güzel bir sahipliktir...

Merhamet sahibi olamayanlar Aşk sahibi olamazlar...

Sokakların merhametsiz kalışında her birimizin payı var diyoruz, kimileri hop oturup hop kalkıyor...

Çünkü en çok onların eseri sokakların bu halde oluşu... Siyaset pazarlamacılarının din tüccarlarının işi sokakların böyle merhametsiz kalışı, sokakların kavga meydanları hale dönüşmesi...

Kimi beyefendilerin, kimi hanımefendilerin oturdukları evlere merhamet girmiyor günümüzde...

Çünkü Merhamet girecek bir delik bile bırakmıyorlar...

Ama en çok onlar konuşuyorlar bu konular da yine sağda solda, kimisi siyasetçi kimisi din anlatıcısı, ama her biri beyaz adamın hizmetin de...

Hoşça kal kardeşim, umarım sen anladın beni...