Artık hepimiz görmeliyiz, yeni bir dil olmadan yeni bir dünya kurulmaz, yeni bir ülke kurulmaz, yeni şehirler kurulmaz... 
Haydi, dünya kurmayı bir kenara bırakarak, kendi ülkemizden söz edelim... Kendi ülkemiz üstüne konuşalım, kendi şehirlerimiz üstüne konuşalım, bir birimizi dinleme fırsatı vererek...
Hatta kendimiz üstüne konuşalım... Yeni sözler verelim kendimize ve bir birimize... İçinde sadece insanlık olan, merhamet olan kardeşlik olan sözler...
Sözlerin içini boşalttık, dinin içini ahlak anlayışımızın içini boşalttık... Hatta camilerin içini, şöyle bir gözden geçirin kenar mahalleleri kimsecikler yok camilerde...
Ve bu kimselerin olmayışı, artık kimseyi üzmüyor da, mesela üzülmüyor camının imamı arkadaş, kentin müftüsü üzülmüyor...
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor, ama sorulmuyor gidilen yolun doğru olup olmadığı... Her yerde bir başıboşluk, bir sorumsuzluk, sadece konuşuyorlar...
Ve konuşulan dilin içinde yeni hiçbir şey yok, insan yok şehrin yarını insanın yarını yok..
Yeniden gözden geçirelim içinde bulunduğumuz çağı... 
Yine soralım kendimize, bu çağ bize uygun mu, diye...
Bu şehirler bu sokaklar gerçekten bize mi ait? 
Biz derken genelde Müslüman ahaliyi kast ediyorum... Bakalım şerhlerin haline, sokakların haline kendi halimize, bu durumun neresinin İslam ile bir bağı var...
İnsanı hasletler insani davranışlar kardeşlik komşuluk sorumluluk neresinde bu işlerin?
İslam deyince bazıları ifrit oluyor, neden oluyorlarsa... O zaman bir daha soralım bu şehirler sokaklar insanın hangi yüzü?
İnsan nasıl kirlendi kalbi sözleri davranışları nasıl kirlendi bu kadar,  bazılarına göre iyi işler yapılıyorsa?
Nasıl olmuşsa olmuş,  ülke insanı olarak dilimizi kirlettik, dinimizin içine nasıl nifak sokulduysa dilimize de sokuldu...
Artık birbirimize kullandığımız dil insan dili olmaktan çıktı ve bilmek zorundayız kullandığımız dil bize ait değil...
En argo küfürler birçoğumuzun dilinde...
En sözü söylersek, kapitalizm hepimizi biraz kendine benzetti...Ve bu benzemenin sonu çıkmaz sokak...