Sevgili kardeşim yazdıklarımı ve sizlere söylediklerimi “doğru söylüyorsun” diye tasdik etmek, inanmak zorunda değil kimse… Zaten benim de öyle bir muradım yok, bu böyle biline… Yapmaya çalıştığım bazı hatırlatmalar, hatta bu hatırlatmalar ile rahatınızı kaçırmak… 

Çünkü çok rahat olmak insanı düşünmekten uzak tutuyor… İnsan düşünmeli, kendini sorgulamalı kendini hesaba çekmeli… Ülkesi adına dini adına yaşadığı şehir adına, evi ailesi adına düşünceleri fikirleri olmalı insanın…

Ve şimdi diyorum ki, biz bazı şeyleri düşünmez olduk ülke ahalisi olarak, İslam milletinin bir bireyi olarak…

Ve yine diyorum ki sahi biz ne yapıyoruz, olduğumuz yerde?

Aklımızdaki fikrimizde ki ne?

Hedefimiz ne? Neyi elde etmek istiyoruz? Elde etmek istediğimizi elde ettik, daha sonra ne olacak? 

Yeryüzü insanlığının, sonra ülkemiz insanın, hatta yaşadığımız şehirlerin yaşadığımız sokakların içinde yaşayan insanların bir yarsı sefalet içinde yaşarken nasıl mutlu olacağız?

Bizim başıboş bir varlık olmadığımızı söyler, bizi yoktan var eden Rahman…

Kalbi olan, içinde “Allah ne der sorusu taşıyan” bir insan nasıl sorumsuz olur ki? Yoksa farkında olmadan “insanı ve Allah’ı boş ver” diyenlerden mi olduk?

Bunları yeniden düşünelim, yeniden kendi içimizde olanları gözden geçirelim diye, yazdıklarımız da söylediklerimizde…

Hepiniz görüyorsunuz ve şahit oluyorsunuz siyasetçiler başımızda tepinip duruyorlar ve biz onların umurlarında değiliz…

Hepsi birbirinin aynı, kendi çıkarlarının kavgasını veriyorlar, kendi çıkarları için yasalar çıkarıyorlar, kendi makam ve mevkileri ellerinden gitmesin istiyorlar…

Büyük oyucu her biri, ve biz onları böyle dinledikçe çok bir şey değişmeyecek…Bakın seçim yapmak için  yine her biri milyonlarca para aldılar hazineden…Ve senin karşında yalandan asil duruşlar sergilediler senin paranla..

Kandırılmaya devam ediyoruz ve biz böyle gidersek, kendimizi sorgulamazsa, onları sorgulamazsak “ne oluyor efendilere demezsek?” onlara hiçbir şey değişmeyecek…

Çoklarının aklına düşmüyorsun sen, onlar senin paranla saltanat sürerken… Yarın sabah bir bahane bul, mesela Alanya Belediye başkanı ile görüşmek iste bakalım görüşebilecek misin? Misal olsun bazı şeyleri anlayalım diye verdim bu misali…

Bakım on gündür İstanbul da seçim kavgası var, oylar yenden sayılsın sayılmasın seçimler yenilensin yenilenmesin… Sahi bu olayla ilgili harcanan mesainin maliyeti ne kadar bilen var mı, ve onların umurunda mı bu maliyet…

Sen ev kiranı ödesen bile ödeyemeyen insanlar var, bu ülkede “ben çocuklarıma ekmek alabilmek için yapıyorum bu orospuluğu diyen kadınlar” var orada burada… Ya gerçekten doğru söylüyorsa bunun vebali herkesin, günahı herkesin…

Yapılan kavgalar yüzünden insan insanı düşünmez oldu… Artık camiler Allah’a ait bir ev olmaktan çıktı, dedi kodu mekânları oldu, ya da zengin hacı amcaların hava attıkları alanlar…

Kendi elimizden kendimiz tutalım diyorum…Kavgacılardan uzak kalarak yeni bir dünyadan söz edelim kardeşçe…Yeni dostlar edinelim,eski dostlarımızın kıymetini bilelim..Annemizin babamızın kıymetini bilelim yaşıyorlarsa, yaşamıyorlarsa onları kabirlerinde incitecek davranışlardan uzak duralım…

Vallahi de billahi de Allah yalan söylemez, diyor ki Allah “ahret günün de yaptığınız her iyilik yaptığınız her kötülük karşınıza çıkacak” gelin biz iyilik ile karşılananlardan olmaya gayret gösterelim…

Kendimize zaman ayıralım, iyi şeyler neler olduğunu öğrenmek adına…

Allah’a kulluk yapmak adına zaman ayıralım…

Ailemize zaman ayıralım, onlar ile iyi güzel anılar paylaşalım…

Eşlerimize özel zamanlar ayıralım, mutlu olsunlar…

En azından yan yana oturup bir kitap okuyalım…

Sen ona şiir oku mesela, sevdiğini söyle, sen benim her şeyimsin de…

Bütün bunları karanlıktan kötülükten kötü davranışlardan kötü ahlaktan Allah’ın razı olmayacağı işlerden uzak kalalım diye bırakıyorum önüne bu sözleri

Kusura bak kimse demez bunu sana, benim dediğim gibi… Bu da benim ukala yanım olsun,ne olacak sanki…