Yüce Tanrı, evreni insan temelli yaratmış ve insanı “Yaratılmışların en şereflisi” olarak tanımlamış. Bütün varlıklar insanın yararlanabilmesi için var edilmiş. Değerinin bilinebilmesi için insanoğluna akıl ve yanında zeka denilen büyük bir hazineyi bahşetmiş. İnsanoğlu kendisine bahşedilen bu nimetlerin kıymetini bilebilmiş mi acaba?
          Yaşadığımız dünyanın haline baktığımızda gelinen süreçte bize sunulan nimetlerin değerini bildiğimiz söylenemez. Eğer bilebilseydik, yaşanılır bir dünyada olmanın huzur ve saadetinin coşkusunu hissederdik. Yaşamakta olduğumuz süreçler, mutluluğumuzun önüne konulmuş aşılması güç, hatta imkansız barikatların varlığını sergiliyor. İnsanoğlunun mutluluğu bu barikatların aşılmasında, ortadan kaldırılmasında. Şimdilik Kaf Dağı’nın arkasında!
          Şeyh Edebali’nin oğluna vasiyetinde “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü çağlar ötesinden, günümüzde de daha iyi algılanması gerektiği gerçeğini haykırıyor bizlere. Duyan kulaklar, hisseden gönüller ve algılayan dimağlar için bir yaşam felsefesi, bir hayat kaynağıdır. Yaratılış gayesinin idrakidir.
          Dünyamızı yaratılış gayesine uygun olarak kullanmamanın bedelini canlarımızla ödüyoruz. Yaşadığımız acılardan, çirkinliklerden, riyakarlıklardan, ikiyüzlülüklerden, bencilliklerden ders aldığımız söylenemez. İnsani duyarlılıklarımızı kaybettik. Bu hal ile kendimize iyi bir gelecek hazırlamak hayal. Kötü ve korkunç bir sona doğru sürükleniyoruz. Doğa bizden uyguladığımız yanlış reçetenin intikamını acımasızca alıyor. Biz hala çıkarlarımız için fark etmemekte ısrar ediyoruz.
          Yaşanan her sıkıntıyı ganimet bilip fırsata çevirme hastalığımız kronikleşti. Dünyada yaşanan korona virüs vakası bile bizi bu egoistliğimizden caydırmıyor. Ülkemizde de her türlü tedbirlerin alındığı bu sağlık probleminden en az hasarla çıkmak mümkün. Bu konuda Sağlık Bakanlığımız gerekli her türlü tedbiri almış durumda. Bu konudaki hassasiyetleri, özverili çalışmaları, aldıkları olağanüstü tedbirlerden dolayı başta sayın Sağlık Bakanımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarını kutluyorum. Bu olağanüstü sıkıntıyı gayri ahlaki biçimde fırsata çevirenleri de kınıyorum. Bu çıkarcı, bencil tavrınız inançlarımızla asla bağdaşmıyor. Hele hele bu yakışıksız, gayri ahlaki davranışları sergileyenlerin çoğunun başı secdeye varanlardan(!) olması da ilginç ve inanç değerlerimizle açıklanması güç bir durum. Bu tezat ortadan kaldırılmalı. Bu tablo, korona virüsten daha ürkütücü ve daha tehlikeli.
          Güzel yaşatmak hedefimiz olursa güzel yaşarız. Güzelliğin var edilmesi elimizde. Yeter ki Allah’ın bize bahşettiği hazineyi inançlarımıza uygun ve doğru kullanalım. Kişisel değil toplumsal menfaatleri ön planda tutalım. Yardımlaşmayı, hakça paylaşımı şiar edinelim. Bir yudum mutluluğu sunmayı çok görmeyelim. İnsani davranışlarımızı sadece kendimiz için değil başkalarının huzuru ve mutluluğu için sergilemeyi meziyet olarak kabul edelim. Evreni yaratılış gayesine uygun kullanalım. Göreceğiz ki her şey daha düzenli, daha yararlı ve daha güzel olacak. Güzel bir dünyada ve güzel bir ülkede insanca yaşamak hakkımız. Yeter ki farkına varalım ve bu hakkımızı doğru kullanalım.
          Yaşanabilir, huzurlu, sorunsuz, güzel bir dünya temennisiyle!