Gelin hep birlikte düşünüp, hep birlikte soralım kendimize ve birbirimize… Sahi kendi çocuklarımıza veya başka çocuklara “yarınlar iyi olacak” diyebiliyor muyuz ve inanıyor muyuz yarınların daha iyi olacağına, çocuklarımız için?

Sahi yarınlar iyi olacak mı çocuklar için?

Şehirler sokaklar daha yaşanır olacak mı?

İyi olmaktan kastımız ne, nasıl bir yarın, nasıl bir ülke, nasıl bir Şehir aklınızdan geçen yarınlar derken?

Umudunuz var mı, yarınların bu günden daha iyi olacağı hakkında? Çocuklara yarınlar iyi olacak diyemiyorsak “sahi neyin peşindeyiz?” biz? 

Siyaset adamları neyin peşinde, din anlatanları sağda solda İslam deyip duranlar neyin peşinde, yarınlar daha iyi olacak denemiyorsa, çocuklara?

Bu konularda kafa yoran, ülkesinin yaşadığı şehrin ve çocukların yarınları konusunda endişe taşıyan kaç kişi var aramızda, veya bu şehirde?

Kaç bilgi sahibi, kaç kalem sahibi, kaç iman sahibi, kaç imam kaç gazeteci var? Var mı, yarınlarımız tehlikede olacak diyen, yarınlar bu şehirler daha yaşanmaz olacak, dağları denizleri bu kadar talan etmeyin efendiler diyen bir kalem sahibi, bir iman sahibi?

Yarın iyi olacaktan ne anlıyoruz? Aklınıza çok para, çok servet çok mal mülk geliyorsa kalbinize yazık ediyorsunuz, imanınıza yazık ediyorsunuz, iyi yanlarınıza yazık ediyorsunuz…

Bu düşünce başlı başına bir yıkımdır?

 Yazık ediyoruz efendiler, çocuklarımıza oğullarımıza kızlarımıza hatta yaşadığımız şehre yazık ediyoruz ve kimse bize gerçeği söylemiyor… Ve pek çoğumuz gerçeği bilmek öğrenmek de istemiyoruz…

Soytarılık başını almış gidiyor, şerhler her gün biraz daha yok oluyor, ölüyor öldürüyorlar… Oğullarımız kızlarımız elimizden, evimizden inancımızdan adım adım uzaklaşıyor ve birçok şeyi görmek zorumuza gidiyor çoğumuzun…

Her gün biraz daha yok oluyor iyi yanlarımız, aileler daha çok dağılıyor her gün… Ne erkek, ne kadın sorumluluğunu biliyor, ne anne ne baba… Aile bitiyor, aile yok oluyor ve çocuklar perişan oluyor orada burada…

Bunların her biri bizi ilgilendirmeli, yetim bırakılan her çocuk bizi ilgilendirmeli… Sokakların ağaçsız kuşsuz kalışı bizi ilgilendirmeli…

Servet ve para sahiplerinin kendilerini Tanrının oğulları sandıkları bir zaman, zaman… Her yer bizim olmalı diyen zalimlerin söz sahibi oldukları ve hürmet gördükleri…

Allah’ın mülkünü Allah’ın kullarına yasak koyanların utanmazlığı kapladı sokakları..Sokaklar onların sergiledikleri utanmaz tavırlar ile dolu…

Bu gidiş, gidiş değil, bu işler Allah’ın razı olacağı işler değil ve kimsenin hakkı yok bu şehirleri böyle kirletmeye, sokaklarını geçilmez yapmaya…

Eyvah bize ne oldu deme günü gelmeden, gelin kendinizi söz sahiplerini siyasetçileri cami imamlarını, kentin müftüsünü, Belediye başkanını Kaymakamını göreve çağırın…

Bu bir insanlık görevidir…