Bu sözü biz söylemiş değiliz...Aslında  Anadolu kültürünün her yerinde vardır bu ikaz...Anneler babalar çocuklarının biraz  haşarı hallerini görünce "şımarma" diye  kalpten ikaz ederler çocuklarını...Onlar da bilir ki, şımarık çocuklar hem kendilerinin, hem anne babalarının başlarına olmadık fena işle açmışlardır...

Aslında bütün kutsal metinlerde de,bu ikazlar  vardır insana...Sakın şımarma "şımarıklık yaptığın bu mülk" bu yerler bu kentler senin değildir, artı bu mülkün bir sahibi vardır der insana...Haytalık yapmanın gereği yok, bunu bil denir denmesine de, insanın işine gelmez bu ikazları bu uyarıları duymak...

İnsan  dünyanın en şımarık varlığı olmaya devam ediyor...

İnsan duysun duymasın "bu mülk benim bu yeryüzü bu gök yüzü benim mülkümdür" der, her an  Allah insana...Ama insan zalim insan bencil ve fazlaca soytarı, bu mülkün kendinin olduğunu sanmakta ısrar eder...Hele kimileri bunların sahibi benim demekte  çok fazla  Israrcı dırlar....Ve bunların içinde kendilerin, Tanrı yerine koyanların sayısı hiç de az değildir...

Kimileri  siyasetçi, kimileri efendilerden bir efendi, kimileri beyaz adamlardan çok parası olanlardan, çok servet çok şöhret sahibi filanlar kendilerince...Ama bunlar hep varlar bir yerlerde...

Oysa Allah "Ey insan şımarma!"  diye  ikaz eder durur duymak istemez insan...Ve yine Aziz Allah geçmiş kavimlerin başına gelenlerin şımarıklıkları yüzünden olduğunu  söyler, kendini dinleyelim diye, dinlemez insan...

Öyle söylemekle kalmaz bir bir anlatır bunu bize, Aziz Kitap Kur'anın diliyle...Ama insan işte, insan şımarmaya bencil olmaya kendinden başka kimseleri beğenmemeye, ve en akıllı kendini sanmaya devam ediyor çağımızda yine, eski çağlarda olduğu gibi...

Ve bir gün başını duvarlara vurunca veya bir uçurumun kenarına gelince de "eyvah ben ne yaptım?" diyor ,ama o eyvah demenin bir faydası kalmıyor, keşke önceden bilseydi bunu, keşke insan Allah'ı dinlemeyi dediklerini duymayı ciddiye alsaydı,  ama almadı...Bunu bilmek için imanı ve Allah inancı kavi olmalı insanın...

Aslında hepimiz  şımarıyoruz,  hayır demenin bir manası yok...İnsanın şımarık halleridir dünyayı yaşanmaz kılan, kentleri ülkeleri yaşanmaz kılan...İnsanın şımarık halleridir sokakları bunca zalim ve kirlenmiş kılan...Neden bunu anlamak istemiyoruz ki? Neden burun kıvırır insan, başka bir insana? İnsan kendini ne sanıyor?

Hem ne farkı var insanın başka bir insandan? Sadece bencillik işte, ve kendini Tanrının yerine koyma hevesleri olan...

Bazılarımız dünya adına, bazılarımız güç ve makam adına, bazılarımız banka hesaplarının çokluğu adına, çok evler çok araba filan adına hep şımarıyoruz...Şımarıyorlar, şımarmakla da kalmıyorlar, çok gürültü yapıyorlar...Sokakları karanlık ediyorlar, insanların umutlarını azaltıyorlar...

Ve  kendilerinden daha zayıf daha yoksul daha güçsüz olan insanları aşağılamayı bir marifet sanıyor bu arkadaşların...Bir kere bir gün gelecek eşitlenecek insan, bunu neden bilmek istemezler ki? O gün sadece takva sahipleri önde ve ayrıcalıklı olacaklar...

Takva sahipleri...Yani insana hürmet edenler, yoksullara sahip çıkıp selam verenler...Sonra kimsesizlere ihtiyaç sahiplerine sahip çıkanlara...Sevgiyi yüce tutanlar, kitabın dediklerine harfiyen uyanlar...Dünyaya ve şöhrete makama paraya güce yenik düşmeyenler yani...

Ey  insan şımarma...Unutma şımarıklık şeytana taraf olmaktır...İnsanları sevmenin yolunu ara...Paraya servete  şöhret sahiplerine dost olma...Onların dostlukları dostluk değildir...

Sende bana de....Kardeşim şımarma, bu dünya şımaranlara yurt olmaz de, sende bana...Yani bir birimizi uyaralım kardeşçe...

Haydi hoşça kal...Aziz Allah'ın eli elinin üstünde olsun her daim...