İyi bir iş, güzel bir aile, sizi çok seven arkadaşlar, para, sevimli çocuklar ve diğer bir sürü şey…

Hayattan ne istediğinizi sorgularken sadece diye başlayan ve sonu gelmeyen istek listemiz…

En sonunda özetle geldiğimiz nokta; “Tek İsteğim Mutlu Olmak”

Peki Nedir Mutluluk?

Aristo'ya göre Mutluluk, insan yaşamının biricik amacıdır. Hayatımız boyunca harcadığımız tüm çabalar mutlu olmak içindir. Yemek yemek, gezmek, eğlenmek, para kazanmak, arkadaşlarla olmak, ibadet etmek, bir amaç için çabalamak, kendimizi geliştirmek vs. tümünün altında bize verdiği mutluluk vardır.

İşte burada başlar sonsuz çabamız… Yeni ev eşyaları alırız mutlu olmak için, bitmek bilmeyen eksik listeleri ve kıyafet alışverişleri başlar sonra ve devreye kuaförde geçirilen mutluluğu arama saatleri girer… Popüler kültürün bize getirdiği bir sürü şeyi denemeye başlarız, sakinleştirici müzikler dinleriz, filmde sahile gidip tek başına oturan kadının aradığı huzuru bulmaya çalışırız, sosyal medya üzerinden pek çok gülümseyen fotoğraf paylaşırız… Bir süre iyi gelir tüm bunlar bize ama sonra bir şey oluverir, ya bir arkadaşımızın söylediği bir söz rahatsız eder bizi ya eşimizle yaşadığımız bir tartışma ve hayatın ne kadar zor olduğunu sorgulamaya başlarız. Ve işte son cümlemiz “Anlamıyorum Neden? Tek İsteğim Mutlu Olmak”

Sanırım işte tam da bu noktada işler değişiyor. Burada hayattan beklentimiz yaşadığımız mutluluk duygusundan öte genel olarak iyi hissetmek şeklinde bir hal alıyor.

Peki her zaman iyi hissetmek mümkün mü?

İyi hissetmediğimizde normal değil miyiz?

HAYIR!

Filmlerde ya da masallardaki gibi her zaman mutlu hissedilen ve her şeyin yolunda gittiği bir durum yok aslında. Olağan duygulanım içerisinde bütün duygular mevcut. Bazen üzülebiliriz, bazen mutlu olabilir, bazen kızabiliriz, bazense heyecanlanabilir… Bir yemeğin içerisindeki tüm tatlar gibi duygular da hayatımızda bir bütün olarak yer alıyor. Önemli olan dengeyi sağlayabilmek aslında.

Öyleyse her anımızda mutlu olamayacağımızı kabul ederek bir başlangıç yapalım. Kabul edersek, yaşadığımız durumları sadece bizim başımıza gelen felaket olaylar silsilesi olarak görmek yerine çözüm üretebileceğimiz ya da bazen kabul edebileceğimiz her insanın dönem dönemyaşadığı problemler olarak ele alabiliriz.

Yaşadığımız olaylar bizim onları yorumlama şeklimiz doğrultusunda bizi etkiler. Peki Polyanna mı olmalıyız? Tabii ki hayır. Gerçekçi düşünce burada devreye giriyor. Hissettiğiniz duyguya sebep olan düşüncenizi destekleyen kanıtlar aramaya çalışın, kendinizi ikna edemiyorsanız duygunuzu yeniden gözden geçirin. Tüm bunlara rağmen işin içinden çıkamıyorsanız psikoterapi seçeneğini değerlendirmelisiniz.

Unutmayın!

Mutluluk hayatın istenildiği düzeyde kısa ve uzun hedeflerin gerçekleşmesi iken aynı zamanda da bireysel olup herkesin isteğine göre şekillenir. Duygularımız hayatımızın renkleridir sadece…

Ve bütün renkleri görebilirseniz eğer iyi hissetmek mümkün…

Mutlu Olmak İçin Birkaç Küçük Başlangıç

Etrafınızdakilere GÜNAYDIN diyerek başlayın

Teşekkür edin

İyi şeyler gördüğünüzde takdir edin

Geçmişte yaşananlar ya da gelecekte olabileceklerle uğraşmak yerine yaşadığınız ana odaklanın!