Sizde fark ettiniz mi, ben fark ettim, siyaset adına öne çıkanlar, ben sizleri idare etmek için Belediye Başkanı olacağım diyen, insanların pek çoğu çok cahildiler…

En çok konuşmalarından anladık bunun böyle olduğunu, kullandıkları sözcüklerden…

Düğüne hazırlanan damat adayları gibi giyinip kuşanmayı, kültür sananların sayısı çok fazlaydı ülke genelinde bu arkadaşların içinde…

Bakın asla o parti, bu parti demiyorum, hemen hemen bütün adayların her biri öyleydi… Kendilerine öğretilen üç beş slogan dışında hiçbir şeyden haberi olmayanlar…

Elbette aralarında birkaç istisna olan kişiler varmıştır… Onlara selam olsun, ülkenin neresinde yaşıyorlarsa ve hangi partiden Başkan seçilmişlerse…

Allah yardımcıları olsun, işleri çok zor…

Hele seçim sonrası bazılarının makam odasının kapılarını söktürmelerine çok güldüm… Neymiş kapıları halka açık olacakmış… Tamam, da kardeşim, açık bırak olsun bitsin, neden söküyorsun kapıyı? Ama şov yapacak, ama “o kısa vakit için de” kendinden söz ettirecek… Ettirince bir halt olduğunu sanacak, bir nevi görgüsüzlük…

Nasıl olsa birkaç ay sonra yeniden takacaklar… Çünkü kapı çok önemlidir bizim kültürümüzde, kapı iffet gibi bir anlam taşır… Elbette halka açık olmalı, bu kapılar… Ya şehrin mahremiyetini ilgilendiren bir konu görüşülmek istenirse ne olacak?

Tamam, Başkan kapısız, ya müdürler, ya şube müdürleri, onlar ne yapacaklar… Maşallah Belediyelerimiz Müdürden geçilmiyor…

Ve gerçekten ahalinin “yani halkın” Başkanlara ulaşması çok zor… Ama kentin varsıl adamları ağaları beyleri ne zaman isterlerse Başkanın yanındalar, hem de istedikleri kadar oturmak şartıyla…

Bu kapı sökenleri görünce insanın kendine sorası geliyor “şimdi bu kişi mi yönetecek bu şehri” diye… İçi acıyor insanın, vallahi benim acıdı, yazık benim ülkeme dedim, yazık bu ülkenin insanına dedim durdum…

Madem iyi niyetlisin, kapını açık bırak olsun bitsin… Hayır, şov yapacak, kendisine aferin desinler asıl hedefi… Size bir şey diyeyim mi, bu kişilerin bütün bildikleri o kadar, kapıyı sökünce şehir kendi kendine idare olacak sanki…

Halka kalbi kapalı olanların, kapıları açık olsa ne olacak… O makama oturmayı hayal etmekten başka sevdası olmayanlar, bunların çoğu…

Halkı seviyorlarsa halkın içine girecekler, onların evlerine gidecekler sofrasına oturup çayını içecekler… 

Adamlar kapıyı söküyorlar, ama halk yine kendi ayaklarına gelsin istiyorlar…

Akıllarınca kendilerine “ne iyi başkan” densin istiyorlar… Oysa pek çoğu seçimden önce insanın yüzüne bakmayanlar…

Sanırım kimse yanlış anlamaz demek istediğimi… Ben kapıların sonuna kadar açık olmasını şiddetle arzu edenlerden biriyim… Ama diyorum ki, kapıyı sökmek ve depoya kaldırmakla o makam halka açık olmaz..

Önce gönlünüzü açacaksınız, kalbinizi atacaksınız önce… Halkı ayağınıza gelsin istemeyecek, kendiniz onun ayağına onun evine gideceksiniz…

Böyleleri vara yolları açık olsun…