İnsanımızın, iletişim kurma konusunda çok girişken fakat ilişkilerin devamlılığı konusunda ise çok becerikli olduğumuz söylenemez. 

Yabancı bir büyük elçinin eşine soruyorlar. Türk halkı hakkında ne düşünüyorsunuz. Cevap olarak ‘’Türkler çok tutkulu insanlar’’ diyor.

Evet, çok doğru bir tespit. İnsanımızın sevmesi ile nefret etmesi an meselesi. 

Çok duygusalız. Bir sözle bütün duygu dünyamız biranda değişebilir 

Hemen Samimi oluruz, Neyimiz varsa paylaşırız 

Ama düşünmeyiz ki karşı taraf hangi hesapla bizimle ilişki halinde 

Öğreniriz niyetleri ama çok geç olur..

Hadi bu samimi duygularımızla yaptığımız masumane hatalarımız. 

Ama hala anlayamadığım uzun yıllar aynı kaderi paylaşan insanların yıllar sonra bozulan ilişkilerinde karşı tarafı hiç tanımadıklarını ifade etmeleri 

Bu kadar uzun süre nasıl oluyor da karşı tarafı tanıyamıyorlar.

Masum sevgi ve saygı üzerine ilişkilerin nesli gittikçe tükeniyor.

Her şeyin bir birine karıştığı bir dönemi yaşıyoruz.

İlişkilerimiz maddi beklentiler üzerine yapılanır hale geldi.

Eğer materyalist birisi ile ilişkiniz var ise siz ne kadar özverili olursanız olun, karşı taraf size sadece yolunacak kaz gibi görebilir. 

Tabi bunu yüzünüze söyleme gereği duymaz 

Sizden istifade edebildiği ölçüde yararlanır 

Ne zaman kullanım süreniz biterse kapı dışarı olurdunuz

Kendinizi  burnunuzu çeke çeke köşenizde büyük üzüntüler içinde bulursunuz

İlişkilerin başlangıcı makam, güç, maddi sebeplerden ise

Başka ne beklenebilir.

Sahip olduğumuz imkânları korumak veya daha ileri taşımak için

Kendimizi iş yerlerine hapsederek ödemesi bitmeyen faturaların derdine düştük.

Paylaşmak, hoşça vakit geçirmek, birisinin derdine merhem olmak bizim kitabımızda yazmaz oldu.

Yaptığımız işlerde elde ettiğimiz başarıları çok önemseyip, geçmişte bize emek verenlere bir vefa borcumuz olduğunu unuttuk. 

Başarılarımızla öğünür, başarısızlıklarımıza üzülürken etrafımızda olup bitenlerle ilgilenmez olduk.

Hayatımızı, kendi küçük dünyamız içine hapsettik.

Egolarımız, hırslarımız her şeyin önüne geçti.

İlişkilerimiz pamuk ipliğine bağlı yüzeysel hale geldi. İlişkilerimize bir değer katmak, zaman ayırmak, emek vermeyi boşa zaman kaybı olarak görmeye başladık.

Uzun zamandır görmediğiniz, aslında fazlada görmekte istemediğimiz birisini görünce’’ ooo’’ diyerek başlayıp ‘’ ya bu aralar hiç görüşemedik muhakkak görüşelim’’ diyerek önümüze gelene mavi boncuk dağıtıp,

Arkasından gerekirse sıcağı sıcağına dört olumsuz söz söylemeyi de ihmal etmez olduk.

İlişkileri bir sohbetten öteye gitmeyen, karşılıklı fayda üzerine kurup, İhtiyaç kalmadığında kesip atar olduk.

Birçok insan sahip olduğu ahlaki değerleri bir tarafa bırakarak,

Yaşayabilmek için şeytani bütün yeteneklerini kullanır duruma geçtiler 

 Birçok insan ne için yaşadığını bilmeden hayatını heba eder oldu.

Sözlerimizle eylemlerimiz arasında ciddi uçurumlar oluştu.

Sıkıştığınızda ise bin dereden su getirir hatamızı kabul etmez olduk. 

Bu üzüntülerin kaynağı olan yüzeysel insanları hayatınızdan çıkarın,

Sevgi saygı temelinde ilişiklilerin olduğu dostlukların peşine düşün.

Çıkar üzerine kurulu hesapların olduğu ilişkilerden uzak durun yâda büyük beklenti içerinde olmayın.

Bu ilişkilerin faydadan çok hayatınızı çekilmez hale getireceğini unutmayın.

Yaşanan olumsuz ilişkilerden sonra küsüp bir köşeye çekilmek yerine,

Biraz oturup ben ne yapıyorum diye düşünmekte fayda var.

Her gün yeni bir başlangıç, hata yapmasaydık doğruyu nasıl bulabilirdik.

En büyük zenginliğin nefes almak olduğunu unutmayın.