Bugüne kadar hiç duyulmamış bir detay da ön plana çıktı: Saatçi Yusuf... Türk medyasının 1 numaralı gündemi Reza Zarrab'ın rüşvet açıklamaları. İşte bugünkü köşe yazılarından derlediğimiz ifadelerle Reza Zarrab davasının Türkiye'ye yansımaları.
Reza Zarrab davası Türkiye'de ve dünya gündeminde son günlerin en tartışmalı konusu... ABD’nin New York kentinde başlayan Hakan Atilla’nın yargılandığı davada tanık olmayı kabul eden Reza Zarrab ilk duruşmasına çıktı. Zarrab mahkemeye ayaklarında zincirle getirildi ancak duruşma salonuna girerken zincir çıkarıldı. Zarrab, ilk cümlelerinde "Sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yol (ABD ile) işbirliği yapmaktı. Cezamın ne olacağı konusunda kimse bana söz vermedi" ifadesini kullandı.

 

SAATÇİ YUSUF DETAYI

Öte yandan, ABD'nin İran'a yönelik ambargo uygulamasını deldiği iddiasıyla 20 ay önce Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'ın, "tanık" statüsüne geçtiği davada savcılığın sunduğu belgeler arasında e-posta yazışmaları da yer aldı.

Hürriyet'te Razi Canikligil ve Cansu Çamlıbel'in imzasıyla yayımlanan habere göre, yazışmalarda ödemeler 'Cash to Cag' olarak kodlanmıştı. Dikkat çeken başka bir unsur da Saatçi Yusuf kodlanmasıydı. Belgelerde bu kişiye dört ayrı ödeme yapıldığı görüldü; 97 bin Euro, 95 bin 500 Euro, 71 bin Euro, 200 bin Euro. Aynı belgede bir de 'Cash to Yukarı' kodlaması vardı ve karşısında 2 milyon 100 bin Euro yazıyordu.

Zarrab, sağ kolu Happani arasındaki yazışmaların sorulması üzerine "Yapılan ticaretten Zafer Çağlayan'a rüşvet olarak ödenen rakamlar" dedi.
“BİZİ KANDIRMIŞ DERLERSE ŞAŞMAMAK GEREKİR"

Türk medyasının da mercek altına aldığı Zarrab davasına ilişkin öne çıkan yorumları ve köşe yazılarını derledik:

Hürriyet'ten Murat Yetkin, bugünkü "Zarrab konuştukça Türkiye utanıyor" başlıklı yazısında, şu ifadeleri kullandı:

Zarrab’ı daha dün gibi “Türk devletinin projesi” diye, “vatansever” diye sahiplenenler, savunanlardan bazıları daha şimdiden “Zaten baştan CIA ajanı idi” demeye başlamış durumdadır; yarın başka bir örgütün ajanı ilan ederler ve “bizi kandırmış” derlerse şaşmamak gerekir.

Belki şaşırmamak gerekir ama utanmak gerekir.

Zarrab konuştukça biz utanıyoruz, ne de olsa Türkiye’nin bakanlarıdır, bankalarıdır, itibarıdır bir Türk mahkemesinde yargılanmak, aklanmaya çalışmak dururken, Amerikan mahkemesinde ortalığa dökülen. Türkiye’nin dürüst, namuslu insanları bunları duydukça utanıyor, utanmayanlar olsa da.

"KİM BU ZARRRAB VE BENZERLERİNİ TÜRKİYE’DE SİSTEME KİM DAVET ETTİ?"

Ve sorumuz hala geçerli: Kim bu Zarrrab ve benzerlerini Türkiye’de sisteme kim davet etti? Zarrab’ı sisteme dahil ederken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçenlerde tepki gösterdiği üzere “Beyefendi böyle istiyor” diyen olmuş muydu? Bu şaibeli işlere neden girildi?" ifadelerini kullandı. 
ÖZKÖK: O PESPAYE İTİRAFÇIYI KORUMAK İÇİN GÖĞSÜNÜ SİPER EDENLER...

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök ise , ABD'nin İran'a yönelik ambargo uygulamasını deldiği iddiasıyla 20 ay önce Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'ın, "tanık" statüsüne geçtiği davayla ilgili olarak "Bu adamın adi rüşvetçilikten yargılanıp hapse konulmasına karşı çıkanlar, söyleyin şimdi. Vatanseverlik mi yaptınız, yoksa..." dedi.

Ertuğrul Özkök'ün "Korkmamız gereken tek şey nedir" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

- O pespaye itirafçıyı korumak için göğsünü siper edenler...

*

- İtirafçılıktan iftiracılığa terfi eden bu müflis adamı o gün neredeyse Türk ekonomisini kurtaran kahraman ilan edenler...

*

- Onu televizyon ekranlarında allayıp pullayanlar...

*

- Bu adamın adi rüşvetçilikten yargılanıp hapse konulmasına karşı çıkanlar...

 

*

Söyleyin şimdi...

Vatanseverlik mi yaptınız...

Yoksa... YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

AHMET HAKAN: HEY! REZA’NIN AVUKATLARI! UYUYOR MUSUNUZ?

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, ABD'nin İran'a yönelik ambargo uygulamasını deldiği iddiasıyla 20 ay önce Miami'de tutuklanan Reza Zarrab hakkında 17 Temmuz 2015'te bir yazı kaleme aldığını hatırlatarak "Ben 'Reza sahtekârdır' dediğim için Reza’nın avukatları, hemen mahkemeye koşturup tekzip üstüne tekzip kararları aldırmıştı" dedi.

Hakan, "Siyasi taktik açısından... Kim kazandı, kim kaybetti?" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2017) yazısında, sözlerine şöyle devam etti:
"Oysa bugünlerde Reza için denilenler şunlar:

- Amerikan ajanı.
- Canı cehenneme Reza’nın.
- Kara paracı.
- Rüşvetçi.
- Şarlatan.

Hey! Reza’nın avukatları! Uyuyor musunuz?
Niye mahkemeye gitmiyorsunuz?"