Merkez Bankası'ndan yapılan açıklama şöyle;

Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17,75’ten yüzde 24’e yükseltilmesine karar vermiştir.

Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyette dengelenme eğiliminin belirginleştiğine işaret etmektedir. Dış talep gücünü korumakla birlikte iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır.

Yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmiştir. Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamaya rağmen fiyatlama davranışlarında gözlenen bozulma enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaya devam etmektedir. Bu çerçevede Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilmesine karar vermiştir.

Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları, para politikası kararlarının gecikmeli etkileri, maliye politikasının dengelenme sürecine vereceği katkı ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.

Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.

Bunun ardından ekonomistler dövizde düşüşün yakalanmasının kaçınılmaz olduğunu ancak şimdi de ekonomide resesyon tehlikesiyle karşı karşıya kalınacağını düşünüyorlar.

Resesyon, bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde en az altı ay süreyle gerileme yaşanması nedeniyle reel gayri safi yurt içi hasılanın düşmesi, ekonomik faaliyetlerde duraklaması, negatif anlamda istikrarlı bir konjonktür dalgasında doruğu izleyen reel ekonomik faaliyet düzeyinde ılımlı daralma aşamasıdır. Ekonomideki daralma ılımlı değil şiddetli olursa buna depresyon denmektedir.

Ülke ekonomileri neden resesyona girer?

    Ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesi,
    Kişibaşına düşen milli gelirin durağan ve gerileyen haline dönüşmesi,
    İşsizliğin artması,
    Ekonomik faaliyetlerin duraklaması ve gerilemesi,
    Üretim faaliyetlerinin düşmesi, gibi sonuçla ülkelerin resesyona girmelerindeki en temel sebepleri oluşturur.

Resesyon, makro ekonomide geleneksel olarak reel gayri safi yurtiçi hasılanın(GSYİH) iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyodda arka arkaya negatif büyüme göstermesi durumudur. Uzun bir resesyon ekonomik çöküş olarak nitelendirilir.

Durgunlukla mücadelede kamu harcamaları siyaseti, ekonominin tam çalışma düzeyinde balansa kavuşabilmesi için özel harcamalardaki yetersizliklerin, kamu harcamaları ile giderilmesi neticesini doğurmaktadır. Bu tür bir politika ile milli gelir düzeyinin düşmesi önlenmiş, özel sektör harcamalarının azalmasına mani olunmuş ve ekonomideki daraltıcı güçler ortadan kaldırılmaya çalışılarak genişleme sürecine sokulmuş olacaktır.

Durgunlukla mücadelede, kamu harcamalarını aynı düzede bırakarak vergileri azaltma yoluna gidilebilmektedir. Vergileri azaltma politikasının etkinliği için verginin konusunun geniş olması gerekir ki vergi indirimlerinden daha çok kişi istifade ederek, kullanılabilir gelir artarak kişilerin tüketim ve yatırım harcamalarında artış sağlanabilecektir.

Editör: TE Bilisim