Evet sonunda Ramazan geldi, hoş geldi sefalar getirdi evimize kalbimize....Bazıları nutuk atacak "seni çok bekledik, ey Ramazan" diye...İki yüzlü olmaya hiç gerek yok, böyle  kutsal bir beklenti içinde olanı görmedim ben...Ne çok ziyan söz ediyor bazı insanlar, yazık ediyorlar söze...

Bir iki Allah dostu Ramazanı gelmesini bekleyebilir, evet bu insanlar var kentlerin bir yerlerinde, ama kaç kişiler...Hem kaçımız o Allah dostlarını arayan soran bilen olduk?  Oysa o insanlara çok ihtiyacı var kentlerin, ve her birimizin...Çünkü onlar insanların kalplerine dokunurlar...

Yoksa genel anlamda, ahalinin Ramazan gelsin diye bir beklenti içinde olduğunu sanmıyorum...Aramızda kaç kişi var böyle bir beklentisi olan sağımızda solumuzda? Olmayanı varmış gibi söylemek bir mürailik olmaz mı?

Veya biz kendimiz, öyle güzel beklenti içine olduk mu? Neden diyorum bunları, olduğumuzdan fazla görünmek bizi riyakarlığa taşır da ondan...Riyakarlık kötü bir davranış olarak anlatılır,  Aziz kitap Kuran da...

Ama beklesek beklemesek,  Ramazan geldi...Elbette hoş geldin diye sevineceğiz, sevinmemiz gere bir Müslüman kişi olarak...Çünkü Ramazan, ve de oruç insanı yeniler....Eğer oruç bizi yenilemiyorsa, hayatımızı düşüncemizi kalbimizi yenilemiyorsa yazık ederiz kendimize...Oruçla kendimizi kalbimizi evimizi yenilememiz gerek...

Ev yenilemeyi yanlış anlamayalım sakın, evimizin içini içindeki eşyaları, odalarını perdelerini Aziz İslamın dediklerine uygun hale getirmek....

İman etmiş bir adamın, bir kadının evinde üç bin liralık, beş bin liralık televizyonlar varsa, biraz düşünmeli, neden bu hale geldiğini...Ümmet denilen kardeşlerimizin yarısı açlık ve sefalet içindeyse, ya da yaşadığımız şehirlerde kimi insanlar, yoksulluk içinde yaşama savaşı veriyorsa "o televizyon" sana haram aziz insan...Televizyon bilerek denmiştir, anlayın ötesini...

Ramazan ve oruç bize dokunması gerekiyor, kalbimize dokunması gerekiyor, kendine gel ey Müslüman demesi gerekiyor, aklını başına al, Allah'a dön, Onun buyruklarına hayatına al demesi gerekiyor...

Diyor mu? 

Elbette diyor, uzun uzun diyor oruç bize, kendine gel aklını başına al, karanlık ve kötü işlerden, seni günaha taşıyan işlerden uzak ol diye...Önemli olan biz duyuyor muyuz, biz orucun dediklerini duyuyor dinliyor muyuz, oruca kulak veriyor muyuz, ona bakalım...

Evet güzel kardeşim....Ramazan, yani oruç ayı geldi, gözün aydın olsun...Oruç tutacağız İnşallah, tutmamız gerekli, bunu hepimiz biliyoruz....

Uzatmadan diyeyim diyeceğimi...Önce Ramazan  oruç kendimize kendi evimize gelmiş gibi olmasın, öyle anlamayalım orucu...Oruç sokağımıza mahallemize komşularımıza da gelmeli, yani onlar ile paylaşmalıyız Ramazan ve oruç sevincini...Umuyorum anlatabildim ne demek istediğimi, ben anlatamamış olsam bile, sen anlarsın...

Orucu tutmak, yalnız öyle midemize has olmasın....Gözlerimizde, kulaklarımızda dilimizde, aklımızda düşüncelerimiz de oruçlu olmalı...

Sonra sofralarımız, sofralarımıza oruç gelsin...Sofralarımız Müslüman sofrası gibi olsun....İmkan dahilinde  "yoksul dediğimiz" kardeşlerimizde insanlar bulunsun sofralarımız da...

Umuyorum inşallah bu konuları yazıp söylemeye devam edeceğiz...Sizler ile konuşmaya dertleşmeye devam edeceğiz bu konuları inşallah...

Yanlış bir şey yazıp söylediğimiz, yanlış bir söz ettiğimiz "olur ve sanılır sa" bize dönüp söyleyin...Yani bilgi paylaşımı yapmaya hazır olduğumu söylemeye çalışıyorum....

Kardeşçe kalın....Ramazanınız orucunuz evinize gönlünüze bereket getirsin....