Cumhurbaşkanı adayları bir bir boy göstermeye başladı. “Tabi ki, halkı da vaat heyecanı sardı.” Demek isterdim ancak öyle olmadı. Seçime 2 aydan kısa süre var ama adaylar projelerle değil, yedikleri içtikleri ile değerlendiriliyor.

Bir kesim Muharrem İnce’nin bira bardaklı fotosuyla propaganda yaparken bir kesim Recep Tayyip Erdoğan’ın rakı bardaklı fotosuyla karşılık veriyor. Hele de sosyal medya gibi montajlı fotoların anında yayılıp bir anda insanları lekeleyen bir platformda.

Buradan çıkarmamız gereken sonuç nedir diye düşünüyorum, acaba alkol alan bir kişi ülkeyi yönetemez mi acaba. O zaman başı açık bir kadından da cumhurbaşkanı mı olmaz. Bir ülkeyi yönetmek için belirlediğimiz kriterler bu ise o zaman gelişmiş ülkeleri yönetenler bizim üzerimde “Oyun” oynayan liderler çok beceriksiz adamlar değil midir. Bence cumhurbaşkanı adaylarını değerlendirirken öncelikle yönetme kabiliyetini projelerini baz alalım.

İMZA, AÇIK OY KULLANDIRMAK DEĞİL Mİ?

Seçim süreci başladığından bu yana ilginç şeylerle tanışmaya başladık. Herkesin seçme seçilme hakkı olduğu ülkede bir parti diğerine 15 vekili kiralık verdi, diğeri 100 bin imzanız olmazsa aday olamazsınız dedi. Tehdit iddiaları ortaya atılmaya başlandı bile. İlçe Seçim Kurullarında vatandaşın, "bu imzayı atarsan sonuçlarına katlanırsın" şeklinde tehdit edildiği söyleniyor. İddia doğru - yanlış bilemeyiz tanık olmadık. Ancak, vatandaşın imzası bile taraflar için seçim propagandasına dönüşebiliyor. "Tehdit var" diyenin de, "Tehdit yok" diyenin de doğru söyleyip söylemediği bilinmiyor.

Bu olayları gördükçe demokrasiden söz edemez hale geldim. Şimdi insanlar imza vermeye İlçe Seçim Kurum’una akın ediyor. Burada kağıt imzalatılıyor. “Benim cumhurbaşkanı adayım” cümlesinin sonuna isim ekliyorsunuz. Peki nerede kaldı oy gizliliği. Bu bir bakıma açık oylama değil mi. Yada seçme seçilme hakkı herkes için varken neden imza toplanmak zorunda kalınıyor. Tamam hazineden yardım alamasın ama aday olma hakkı herkes için olsun.

BAKANLAR DA İSTİFA ETMELİ

Ben burada sadece kendi düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Bir siyasi partinin ilçe yöneticisi dahi ya da belediye meclis üyesi ya da sivil toplum örgütü başkanı milletvekili aday adayı olduğunda istifa etmek zorunda. Bu karara katılıyorum çünkü bulunduğu kurumu seçime alet edebilir. Ancak bakanlar milletvekili aday adayı da olsa istifa etmiyor.  

Buradan çıkarttığım düşünce şu, bir belediye meclis üyesi bakandan daha mı güçlü seçime etki edebilir diye istifa etmek zorunda kalıyor.

PROJELER YARIŞSIN

Bence adaylar artık gelecek görüşlerini hedeflerini yarıştırsın. Seçimi herkes bir diğerini karalayarak kazanmaya çalışıyor. Bu sadece genel seçim değil oda seçimleri dernek seçimleri yerel seçimlerde bile yaşanıyor. Karşı tarafı kimse karalamasın. Ben ekranlarda birbirine saygısızca ithamlarda bulunan liderler görmek istemiyorum. Bana güven veren liderler görmek istiyorum.