Recep, Şaban ve Ramazan aylarından Recep ayının ilk Perşembeyi Cumaya bağlayan gecesi olan Regaib Gecesi, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk habercisi olma şerefini taşımaktadır. İhsanın ve hayrın bol olduğu gece olan Regaib Kandili, bu yıl 22 Mart Perşembe gününe denk geliyor.

Gökten üç elma düşmüş: Recep, Şaban, Ramazan. Peygamber Efendimiz bu üç mübarek ayla ilgili olarak, "Recep Allah'ın, Şaban benim, Ramazan ise ümmetimin ayıdır" demiş.

Üç ayların başlangıcı, Konya'da "şivlilik" denilen bir âdetle kutlanıyor. "Şivlilik" kelimesinin kökeni tam olarak bilinmese de en güçlü tahmin, yöresel dilde "şivlilik"in, "kandil" anlamına geldiği yönünde.

Konya'da Şivlilik kutlamaları Regaib kandilinden bir gün önce, geceleyin başlıyor. Akşam namazından sonra kağıttan yapılmış fenerlerini ellerine alan çocuklar, anne-babalarıyla beraber sokaklara çıkarak fenerlerini ateşliyorlar ve birlikte neşeyle sokakları dolaşmaya başlıyorlar. Bu âdete "fener alayı" deniliyor. Sonra da sokakları dolaşan çocuklar, gençler, anneler, babalar; onlar gelmeden mahalle abilerinin mahallenin bir köşesinde yaktıkları ateşin etrafında toplanıyorlar. Dileyenler ateşin üzerinden atlayabiliyorlar. Şenlik, eğlence ve kutlamalar gecenin ilerleyen saatlerine dek devam ediyor.

Ertesi gün ise Şivlilik günü. Regaib kandilinin sabahında, ellerine poşetlerini alan çocuklar, mahalle mahalle, ev ev dolaşarak kapıyı açanlara "kandiliniz mübarek olsun" sözleriyle birlikte "şivlilik" diye sesleniyorlar. Ev sahipleri ise buna zaten önceden hazırlıklı olduklarından, çocuklar gelmeden hazır edilmiş gofret, bisküvi, çikolatalardan küçük misafirlerine ikram ediyorlar. Gidenlerin peşinden yeni gelen çocuklar yine "şivlilik" nidalarıyla çalıyorlar kapıyı ve bu böylece akşama kadar devam ediyor.

Regaib kandilinin gündüzündeki âdetlerden biri de "bişi" dağıtımı. "Bişi", hamurdan yapılan ve yağda kızartılan bir yiyecek. Kimi hanımlar, hamurun içine peynir vs. de koyuyorlar. Pişirilen "bişi"ler, kandil tebrikleri eşliğinde konu komşuya dağıtılmaya hazır hale geliyorlar.

Değişen zaman, âdetleri unutturmak için çabalasa da, Konya'da üç aylar her yıl hâlâ bu güzel âdetlerle başlıyor. Çocuklar mutlu, evler şenlikli...

Üç aylar hepimize hoş geldi, safa geldi. Yine Peygamber'in duası var dillerde:

"Allah'ım bize Recep ve Şaban'ı bereketli kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır."

Şivlilik, Konya’da Hicri takvime göre üç ayların başlangıcı olan recep ayının ilk perşembesini cumaya bağlayan gecede ve Regaip Kandili sabahı çocuklarca yapılan kandil kutlama geleneğidir. Konya’da bu güne “ilk namaz” adı da verilir.

Kandil gecesi kutlama geleneği Osmanlı Devleti döneminde padişah II. Selim’den (1566-1574) itibaren sürdürülmektedir.

Kandilden bir hafta önce çocuklar, gece sokağa çıkarak bu günün geleceğini, trampetlerle, kavallarla, fenerlerle mahalle mahalle dolaşarak haber verirler. Fenerini alan çocuk sokağa çıkar, yol ortasına gerilen ipe fenerini asar, bütün dükkanlar rengârenk, irili ufaklı karpuz, davul, sünme, kuyruklu ismi verilen kağıt fenerlerle, mumlarla donatılır. Çocuklar yakılan ateşin etrafında halka olur ve fener alayına katılırlar.

Regaip gecesinin sabahı ellerine birer torba alan çocuklar kapıları çalmadan içeriye girer;

Şivli şivli şişirmiş,

Erken kalkan pişirmiş,

İki çörek bir börek,

Bize namazlık gerek. Şivliliiiiik... diye bağrışırlar.

Ev sahibi önceden hazırlanan kuru üzüm, leblebi, incir, iğde gibi çerezlerden ve günümüzde daha çok şekerlemelerden çocuklara dağıtır. Aynı gün, hemen her evde, yağda kızartılmış mayalı hamurdan “bişi” yapılır ve yufkaların arasına konur. Buna pekmezle yapılmış un helvası ilave edildiği de olur. Bişiler komşulara dağıtılır. O gün erkekler ise mahallenin camiinde mum yakar. İkindi ile akşam namazı arasında mezar ziyaretleri yapılır, yatsı namazında camilerde mevlit okunur. Şivlilik günü aile büyükleri, komşu ve akraba ziyaretleri yapılır, “namazın mübarek olsun” temennisinde bulunulur. Bu ziyaretler sırasında önce yemek, ardından da çerez ve meyvelerden oluşan şivlilik ikramı yapılır.

Çocukların hatırlandığı, mutlu edildiği şivlilik, aynı zamanda birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği bir gelenek olarak geçmişten günümüze varlığını sürdürmektedir.