Her insanın hayatında belirli kilometre taşları vardır. Okula başlama, ergenlik, üniversite sınavı, kayıplar, iş bulma, taşınma, evlilik, çocuk. Elbette bütün bunlar kati olması gereken, sıralı olaylar değildir. Herkes payına düşeni yaşar. Bununla birlikte yaşanan ya da yaşanacak olayın olumlu ya da olumsuz olmasından bağımsız kişi de gerginlik, endişe yaratması yüksek olasılıktır. Yeni bebek belki de bunlar içerisinde hayatınızı tam anlamıyla değiştirebilecek en önemli en güzel olaydır. Düşünün bir kere hayatınız boyunca korumak, kollamak istediğiniz, karşılıksız her şeyinizi verdiğiniz, tüm sıkıntıya rağmen ilk onu gözettiğiniz, her zaman onun için en doğruyu aradığınız bir varlık bir can. Ancak bu mucizede ilişki için ciddi tuzaklar da vardır. Anne baba olmaya odaklanan çift, karı koca olduğunu unutmaya başlayabilir.

Kadın anneliği öğrendiği anda belki daha öncesinde içgüdüleri gelişmeye başlar, hormonlarsa onu bu sürece bedenen ve ruhen hazır hale getirmek için artar. Ancak bazı anneler ben neden hissedemiyorum, arkadaşlarımın bahsettiği o duygu bende yok, bebeğimi yeterince sevemeyecek miyim, iyi bir anne olamayacak mıyım endişeleri yaşayabilir ama endişelenmeyin. Aslında kadınların çok büyük bir kısmı bunu yaşar.  İlk ultrason görüntüsü, ilk kalp sesi ilk kontrol derken meşakkatli ve endişe dolu bir süreçle birlikte o bağ dediğimiz şey gelişir. Yani aslında o bahsedilen bağ hayat boyu sürecek endişe duygusundan başka bir şey değildir. Sonrası malum herkes ağız birliği etmişçesine sürekli sizi uyarmaya ve anılarını anlatmaya başlar. Aman şunu ye, bebek kilo almaz bak, aman kendine dikkat et, hasta olma, stres yapma, rahat ol derken sizi daha fazla gererler.Sonra tabi sizin endişeleriniz birleşir. Farkında mısınız herkes bu noktada anne adayına yüklenirken baba adayına kimse sormaz endişelerini. Ne hissettin, korkuların ne, sen ne zaman hissettin, kendine dikkat ediyor musun? Aksine beklentiler yüklenir bundan sonra daha çok çalışmalısın, sinirlenmemelisin, korkmamalısın, yardımcı olmalısın ama sadece istendiğinde. Bazen hamilelikle ilgili görevi sadece alınacaklar listesini tedarik etmek olur, kaygılanmaz korkmazmış, heyecanlanmazmış gibi. Sonrası malum doğum olur bebek gelir babaya yine aynı görevler şunu al bunu al kapıda bekle. Anneler kayınvalideler gelir ki bu erkeğin işini kolaylaştıran ancak aile için riskleri olan bir durumdur. Onlar bebeğe bakarken baba formaliteleri halleder, geleni gideni ağırlar, “erkek” görevlerini halleder. Sonra? E işte beklenen son, kadın çalışıyor olsa dahi annelik görevini alır baba ise evi geçindirme, kendince koruma ya da diğer işler. En özel fırsatları kaçıran baba, ilk gece bebekle anneyle kalamayan, bebeğin altını değiştiremeyen , bebeği uyutamayan, anne emzirirken nasıl yardımcı olacağını öğrenemeyen, gazını çıkaramayan ve tabi ki sonrasında hem anneyle hem de bebekle bağ kurmayı bilemeyen, zorlanan baba. E tabi bazen işine de gelir, daha kolaydır bu durum, anne herşeyi halleder.Yavaş yavaş uzaklaşır ve dışarıda hissetmeye başlar kendini sanki bebek büyüdüğünde ancak iletişime geçebilirmiş gibi. Tabi bu arada anne ise kadın olmanın verdiği inanılmaz güçle bebeğiyle birlikte muhteşem bir ekip olur. Hamilelik erkeğide kadını da ilgilendiren bir süreçtir.Kimse kendini geri çekemez. Bu sürecin her anı çiftlerin birlikte geçirmesi, desteklemesi, sahip çıkması, sevinçlerini, korkularını, endişelerini paylaşması gereken zamanlardır. İyi anlar değil zor zamanlardır ilişkileri kuvvetlendiren. Anne olmak emek, sabır, insanüstü enerji ister. Ancak baba olmak da kolay değildir.