Karne günü maceralarımıza devam edelim…
1. Okulun son günü sınıfa fotoğraf makinesi götürmek...
Ve bu unutulmaz günü daha da unutulmaz kılmak için okulun son günü getirilen filmli fotoğraf makineleri. Pozları saya saya, parmaklarımız her fotoğrafı çekerken tireye titreye de olsa o günü böylece ölümsüzleştirirdik.
2. Okula sivil kıyafetle gitmek. Bir hafta öncesinden ne giyeceğini düşünmek.
Yani zaten devlet okulundayız, birbirimizi sadece önlükle ya da içinde 10 ton geçen ekose okul eteğimiz ceketimizle görmüşüz sadece... Dolayısıyla bir heyecan oluyor son gün, ay ne giyeceğim diye günler öncesinden düşünmeye başlıyorsunuz... Halbuki çocuksun işte, ne giysen güzelsin ama bilmiyorduk ki işte.
3. Akdeniz-Karadeniz'le başlayan, hepimizi denizlerimizden soğutmuş tekerleme...
Ve o an! Öğretmenin karnelerle sınıfa girdiği o an! Sanki karnesi pekiyi ile doluymuş gibi, genelde sınıfın en tembelinin başlattığı tekerlemeye bütün sınıf coşkuyla eşlik ederdi. Birşey var çünkü, öyle bağırınca karneyi daha önceden veriyor öğretmen sanki! Hayır bir de anlamsız çirkin bir tekerleme...
4. Teşekkür ve takdir getirmenin dayanılmaz hafifliği...
Çalışkanların tuzu tabii ki ve elbette kuru.Öğretmen başarı belgesi alanları genelde en son açıklarlardı; böylece ismi okunmayan öğrencilerde sevinçli bir bekleyiş hasıl olurdu. Bütün yıl öğretmene sinir krizi geçirten yaramaz ve başarısız öğrencilerle de barış rüzgarları eser o gün, şakalar espriler havada uçuşur.
5. Zayıf getirenin dramı ve çamaşır suyu...
Her ne kadar sınıfta gülüşülse de elinde 12 zayıflı karneyle okuldan çıkan öğrencide tedirginlik hat safadadır. Malum anne baba soracak evde, çocuğum getir bir bakalım karneni diyecek... Kimisi acısını kalbine gömüp "brave heart" yüreğiyle karnesini gösterirken kimisi de korkusundan hilelere başvururdu. Tabii ki bu hilelerden en bilineni çamaşır suyuyla notunu silip yerine yeniden yazmaktı. Ah çocukluk, sen nelere kadirsin...
6. Davranış notu ve öğretmenin kişisel mesajları...
Bir de karnede yok yemek alışkanlığı, yok hoşgörü öyle değişik davranış notları kısmı vardı.Öğretmenler de dahil kimse ciddiye almazdı bu kısmı. Bazen gıcıklığına beslenme alışkanlığına 4 filan verirlerdi niyeyse. Ama bir de öğretmenin notunun yazılı olduğu kısım vardı ki... Karneyi elimize aldığımızda heyecanla okurduk; öğretmenimiz de "iyi çocuksun ama biraz şöyle yapsan böyle yapsan" gibi tavsiyeler verirdi. Güzeldi be...
7. Veee karne harçlığı!
Yüzü gülenler için, bütün sene çalışıp güzel bir karne getirenler için bayram etme sebebidir karne parası. Eve gelen herkese karne bazen günlerce teker teker gösterilir ve harçlık toplanırdı. O paralarla dadondurma filan alırdık, ya da mebla biraz büyükse bisiklet kaykay gibi şeylere yatırırdık. Yaz tatilimiz güzel, yaz tatilimiz mutlu olurdu; biz neşeli olurduk... Neticede çocuktuk, koştururduk...