Dünya'nın Jandarmalığını üstlenmeye çalışan ABD artık iyice azıttı. Defalarca yazdım, Afganistan'ı mahvetti, Irak'ı mahvetti, Suriye'yi kan gölüne çevirdi. Şimdi de İran’ı diline dolayıp, önünü kesmek için yine nükleer palavrası ile yaptırım başlattı.

Bir çok ülke karşı çıkmasına rağmen, bugün itibarı ile yasaklar geldi. Türkiye ısınmak için yüklü miktarlarda gaz alımı var. İnanılmaz olan da para ve ekonomik ihtiyaçlarını gidermek için her türlü oyunu oynuyor. ABD Suuidi Arabistan’la arasını çok sıcak tutuyor. Cemal Kaşıkçı vahşetini bile geriye attı çünkü Suuidi Arabistan’a bol miktarda silah satıyor, yani ABD için Kaşıkçı cinayetini ikinci plana attı. Bu yaptırımlar Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor. ABD artık bütün ülkeleri tehdit ediyor, İran’la işbirliği yapanları cezalandırılacak dedi. Eski başkan Obama’nın İran ile yaptığı anlaşmaları yok saydı. Irak’a attığı iftiraları şimdi yine nükleer silah baskısı İran'a yaptırım uygulayacak. Türkiye ve bazı ülkeler muaf olacakmış bu yaptırımlardan.

İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğunu tarih kitaplarında elbet yerini alacak ama olan gidenlere oldu. Kana doymayan ABD şimdi de Suriye'nin kuzeyinde Kürt devleti kurma çabası, YPG, PKK ile işbirliği yapıp onları modern silahlarla donattı. Bir yandan Türkiye'ye göz kırpıyor. Aslında amaç belli, Türkiye'den toprak koparmak ve İran'a savaş açmak. İran’ı da bölüp parçalamak. Doymadı, Irak'ın bütün zenginliğine ve altınlarına el koydu ama doymadı. Ne yazık ki vahşetlerle dolu bir dünya da yaşıyoruz.

Ülkeler, toprağına ve insanlarına, demokrasisine sahip çıkmak zorunda. Korkunun ecele faydası yok, hepimiz gözlerimizi açıp,ilim ve bilim üzerine kendimizi ve nesillerimizi aydınlatmalıyız. Laik Türkiye Cumhuriyeti ülkemizin sigortasıdır, bundan vazgeçtiğimiz anda İran’ın durumuna düşmemiz an meselesidir. İran’ın çöküşü de Şah Rıza Pehlevi’nin, İran’dan uzaklaştırılması ile oldu. Hoş Kral Şah Rıza Pehlevi de halkını sıka sıka ülkede korku imparatorluğu kurmaya çalışmıştı. Ama derler ya gelen gideni aratır diye, İran Kralı zamanın da yaptırdığı saraylarda gününü gün ederken halkı geriye itti. Sonunda da ailesi ve çocukları ile ABD ye kaçtı. Bunu fırsat bilen ABD, Humeyni’yi besledi büyüttü, Humeyni’yi İiran’a göndererek şeriatı halka dayattı. Bütün aydın ve sol görüşlüleri astılar, ellerinde Kur’anlarla kışlalara girip, darmadağın edip, şeriat devletini kurup, korku toplumu yaptılar.

İnsanlar İran’da hür değil, biraz ileri gidenler derhal derdest edilip ortadan kaldırılıyor. Kaşıkçı olayını canlı yaşadık unutmayalım. Bir genç kıza taksi şoförü tecavüz ediyor, genç kız idam ediliyor.  Şoför ise hala görevinde, yani kadının hiçbir değeri yok, şeriat kadınların acı bir şekilde öldürülmesi bir hayvan kadar biler değerinin olmadığını ispat ediyor. İşte bu zihniyette olan Arap, Suriye, Iraklı insanların akımına uğradık. Bol bol ev ve arazi alıyorlar, topraklarımızı savaşlarda vermedik ama şimdi parayla bunlara satıyoruz. Arzu edenler tapu dairelerine şöyle bir uğrasınlar, hemen hemen her iki kişiden biri bu bahsettiğim ülkelerin insanları.

Allah sonumuzu hayra getirsin.