Demiryol, "Enerji politikasında Trump yönetiminin kullanacağı temel enstrümanlar arasında enerji sektöründeki yasal düzenlemelerin hafifletilmesi yoluyla fosil yakıt üretiminin teşvik edilmesi geliyor. Bu bağlamda Trump, öncelikle Obama yönetiminin petrol ve doğalgaz sektörlerine getirdiği düzenlemeleri yürürlükten kaldırmayı planlıyor. Söz konusu düzenlemeler arasında Beyaz Saray İklim Eylem Planı ve offshore petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine getirilen kısıtlamalar yer alıyor. Trump, Obama'nın çevresel kaygılarla getirdiği bu yasal kısıtlamaları geri çevirerek milyonlarca Amerikalı için istihdam yaratılacağını iddia ediyor" dedi.

ABD-KÖRFEZ ÜLKELERİ ARASINDA GERGİN BİR DÖNEM YAŞANABİLİR

Trump döneminde Amerikan dış enerji politikasının esaslarına dair de önemli belirsizliklerin söz konusu olacağına vurgu yapan Demiryol, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belirsizliklerin başında Aralık 2015 tarihli BM Paris İklim Anlaşmasının akıbeti geliyor. Pek çok Cumhuriyetçi siyasetçi gibi, insan kaynaklı iklim değişikliği tezini reddeden ve hatta iklim değişikliğinin Amerikan ekonomisinin rekabet gücünü azaltmak için 'Çinliler tarafından icat edildiğini' savunan Trump, seçildiğinde ülkesini İklim Anlaşması kapsamından çıkarma vaadinde bulunmuştu. Başkan Trump’ın bu vaadi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği merakla beklenen hususlardan biri. Trump’ın enerji bağımsızlığına yönelik politikalarının ABD’nin Ortadoğu ve OPEC üyelerine yönelik yaklaşımına da etkileri olacak. Trump’ın “OPEC ya da çıkarlarımıza düşman olan hiçbir ulustan enerji ithal etmek zorunda olmayacağımız bir enerji bağımsızlığına erişeceğiz” söylemi, özellikle ABD-Körfez ülkeleri ilişkilerinde gergin bir dönem yaşanabileceğinin sinyallerini veriyor."

"TRUMP, KEYSTONE XL BORU HATTININ İNŞASI İÇİN 'TRANSCANADA' FİRMASINI BAŞVURU YAPMAYA DAVET ETTİ BİLE"

Trump'ın seçim platformunda özetlediği ve seçim kampanyası boyunca muhtelif konuşmalarındadeğindiği 'enerji planı'nın temelinde, Amerika'yı en kısa sürede tam enerji bağımsızlığına kavuşturmak amacının yattığını belirten Dr. Tolga Demiryol, şöyle devam etti: "Kuşkusuz enerji güvenliği ve bağımsızlığı,Nixon döneminden bu yana tüm Amerikan yönetimlerinin gündeminde yer alan bir madde. Ancak Trump kampanyasında "enerji alanında hâkimiyet sağlamayı Amerika'nın stratejik, ekonomik ve dış politikasının amacı" haline getirmeyi vaat ederek, bu konudaki iradesini kesin bir dille ortaya koymuş görünüyor. Benzer şekilde kömür ve konvansiyonel olmayan doğalgaz alanında üretimi ve istihdamı arttırıcı politikalar izlemeyi vaat ediyor. Bilindiği üzere özellikle kaya gazı üretim faaliyetleri çevreye ve insan sağlığına olumsuz etkileri olduğu gerekçesiyle pek çok kesim tarafından eleştiriliyor. Trump yönetiminin bir diğer hedefi, Obama döneminde yine çevreye olumsuz etkileri başta olmak üzere çeşitli gerekçelerle reddedilen KeystoneXL boru hattını gerçekleştirmek olacak gibi görünüyor. Bu amaçla Trump TransCanada firmasınıKeystone XL boru hattının inşası için yeniden başvuru yapmaya davet etti bile."

"KREMLİN’E YÖNELİK YAPTIRIMLARI KALDIRABİLİR"

Trump’ınPutin yönetimi ile uzlaşma arzusunu sıklıkla tekrarladığını, Rus enerji sektörüne Amerikanyatırımlarını teşvik etmeyi amaçladığını ve bu yolda Kremlin’e yönelik yaptırımları kaldırabileceğinin konuşulduğunu söyleyen Demiryol, "Bu durumun Türkiye dahil olmak üzere tüm bölge ülkeleri için dikkate değer sonuçları olacağını değerlendirmek mümkün. Trump döneminde dikkatle izlenmesi gereken bir diğer konu da İran olacak. Seçim kampanyası sırasında Trump İran nükleer anlaşmasını “tarih boyunca bir ülkenin yaptığı en kötü anlaşmalardan biri” olarak nitelendirerek bu konudaki tavrını net bir şekilde ortaya koymuştu. Ancak başkanlık koltuğuna oturduktan sonra Trump’ın İran anlaşmasını yeniden tartışmaya açıp açmayacağını kestirmek henüz mümkün değil. Trump’ın savunduğu yeniizolasyonist dış politika bağlamında İran ileyeni bir uzlaşmayoluna gitmesi de seçenekler dâhilinde yer alıyor" diye konuştu.