ALANYA için turizmin ne kadar önemli bir sektör olduğunu sanırım anlatmaya gerek yok. İlçe ekonomisinin yüzde 70’i turizme dayalı ardından tarım ve emlak sektörü geliyor. Tabi tarım ve emlak sektörünün gidişatı da yine turizme odaklı, yani turizm biterse her şey biter.

Durum böyle olunca turizmin en önemli seçim aracı olması da doğal bir süreç. Gerek siyasal gerek ekonomik seçimlerde adayların öncelikli hedefi turizm. Ancak Alanya’da turizmin halen belirli bir politikası yok. Birçok projeyi gördüğüm zaman aklıma Dimyat’daki pirinç geliyor. Neden mi? Çünkü eldeki bulgur da yok oluyor.

Alanya turizm kentleri arasında kendine has yapısıyla dikkat çeken bir destinasyon. Gazipaşa Havalimanı açılmadan öncesinde dahi en yakın havaalanına 130 Km uzakta olmasına rağmen Ülke turizminin önemli bir bölümüne hizmet veriyordu. Şehir hayatı ile turizmin iç içe olduğu ve turizmin doğal yollarla geliştiği ender bir yer Alanya. Side ve Belek gibi devlet arazileri üzerine planlanarak organize edilen bir turizm kenti değil. Öncelikli tarihi bile ilçenin turizm yapabilmesi için yeterli bir ölçek. Zira, Selçuklu’nun kışlık başkenti, Osmanlı’nın Alaiye Sancağı olarak hizmet vermiş. Şimdilerde Antalya’nın Mahallesi olarak görünse de geçmişte daha büyük bir öneme sahipmiş.

Neyse lafı fazla uzatmak istemiyorum yazımın başında da söylediğim gibi Dimyat’taki pirince giderken eldeki bulgurdan oluyoruz. Herkes yeni yapılacak turizm yatırımlarına odaklanıyor. Tek slogan var “12 turizm”. 12 ay turizm sözü turizmin 6 ay yaşandığı süreçlerde ortaya atılmış doğru bir hedefti. Ancak günümüzde bu hedef realiteden oldukça uzak. Çünkü turizm 3 aya düştü. Belki de öncelikle tekrar 6 aya çıkarmayı ardından daha fazlasını hedeflemeliyiz.

Gazipaşa Havalimanı açılmadan önce dahi turizmde bir numara olan ilçede bence daha öncelikli projelere ihtiyacımız. Hep konuşuluyor ya Golf ya da Akdağ Kayak Merkezi projeleri. Adı duyulunca etkileyici ancak benim görüşüm mevcut durumda önce elimizdekini en iyi seviyeye getirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Yatırımlar arasında en gerçek etkiyi verecek olan ise sağlık turizmi çünkü Alanya’da yıllardır hastanesiz sağlık turizmi yapılıyordu. Şehir merkezindeki otellerimiz, özellikle İskandinav müşterilerini kış boyunca uzun süreli konaklatıyordu. Emekli turistler kış boyunca ülkelerindeki soğuktan kaçarak orada harcadıkları aylık miktarın daha aşağısında bir rakama kış dönemini ilçede geçirebiliyordu. Bu nedenle sağlık turizmine çok yatkın bir yapıya sahip Alanya’da yeni yatırımların en fazla işe yaracağı turizm şekli sağlık turizmi olsa gerek.

Bir dönem Galatasaray’ın da teknik direktörlük görevini yapan Franck Rijkaard’ın çok güzel bir sözü kulaklarımı aşındırıyor. “Türk futbolunda her şeyden biraz var, ama hiçbir şeyden tam olarak yok” işte ilçe turizmini her şeyden biraz olan ancak hiçbir şeyden tam olmayan noktalara götürmemeliyiz. Alanya’nın temel taşı olan Mast Turizm yani deniz kum güneş bizim için öncelikli olması diye düşünüyorum. Çünkü en önemli turizm şeklimizi kaybetme noktasına geldik. Her şeyden biraz olan bir ilçe yerine en iyi olduğu turizm şeklini uygulayan ilçe olmalıyız diye düşünüyorum.

Hanutçuluğun kol gezdiği, artan yatak kapasitesi nedeniyle fiyatların dibe vurduğu, konaklama sektörü şahıs arazileri üzerine kurulduğu için çok fazla gelişim yapma imkanı olmadığı gibi bir çok sorunu bulunan ilçenin öncelikli hedefinin yeni yatırımlar olması bana gerçekçi bir yaklaşım olarak gelmiyor. Turizmi 12 aya çıkarmaya çalışıyoruz ama önce 6 aydan 3 aya düşen turizmi kurtaralım önce tekrar 6 aya ulaşalım sonra 12 ayı düşünürüz. Zaten üniversitelerimiz artık kış dönemi için bir doping etkisi misyonunu üstlenmiş konumda. Kışı bırakıp yazı kurtaralım. Ancak ne yazık ki kimseden bunlara ilişkin bir proje göremiyorum. Şehir merkezine sıkışmış olan oteller için en gibi projeler yapılabilir, her şey dahil sisteminin hem esnafa hem konaklama tesislerine fayda sağlaması nasıl sağlanabilir, Dünya siyasetinden kaynaklanan krizlerin turizme etkileri ile nasıl başa çıkılabilir bence bunu hedeflemeliyiz.

Apart otelcilik zaten bitti. Sırada şehir merkezindeki oteller var. Çünkü artan yatak kapasitesi büyük otellerin (Side – Belek) gibi fiyatları düşürmesine neden oluyor. Az oda sayılı şehir otellerimiz fiyatlarını bu denli düşüremiyor zira yatak sayısı az olduğu için zarar daha da büyüyor. Belki de bu otellerin halk otobüsleri gibi birleşmesi sağlanabilir bu bir öneri. O zaman 3 otel birleşir ve personel giderleri azaltılır. Bunun gibi öneriler bekliyorum kenti yönetenlerden.

Golf yapılamaz mı, Akdağ hayata geçirilemez mi tabii ki gerçekleştirilebilir. Golf ihalesine katılım olmamasının nedeni bence realist yaklaşan iş adamları. Golf oynayan kesim maddi durumu çok elverişli kişiler. Helikopter ile Belek’e golf oynamaya gelen iş adamları var. Kaldığı otelin bahçesinde dünyanın her yerinden gelen golfçular ile oynayan bu iş adamlarını Konaklı, Türkler veya İncekum gibi bölgelere getirip, otobüsler ile Toslak’ta golf oynamaya götürmek biraz ütopik bir durum. Toslak’a otel yapılmaz mı yapılır ama bu defa sahildeki oteller yine kapanır amaçlanan hedef biraz sapmış olur. Alanya olarak her şeyi yapmak zorunda değiliz, bırakalım golfu Belek, Kongreyi Side, Kayak turizmini Uludağ yapsın biz elimizdekinin en iyisini yapalım. Elimizdekini en iyi yaptığımız süreçte güçlenen ekonomimiz yeni yatırımları zaten getirecek.

Dimyat’daki pirince odaklandık, eldeki bulgurdan oluyoruz.