Yaramaz çocuk kavramı son yıllarda isim değiştirdi ve sıklıkla yerini “hiperaktif” kavramına bıraktı. Güncel olarak oldukça sık şekilde birbirinin yerine kullanılır hale geldi. Hatta eğitimcilerden bazıları dahi bu iki kavramı birbiriyle karıştırmaktadır. Yaramaz çocuklara hiperaktif denip geçiştirilmekte, gerçekten hiperaktiviteye sahip çocuklar ise çoğunlukla yaramaz diye etiketlenmektedir. Aslında bir uzman tarafından doğru şekilde tespit edilen Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite (DEHB) yine doğru yönlendirildiğinde riskler minimuma inmektedir. Ancak dediğimiz gibi bunu tespit etmek zannedildiği kadar kolay değildir. Çok yönlü bir değerlendirme ve araştırma gerekir.

Peki çocuk bunu nasıl yaşar?  Öncelikle ilkokul çağı çok kritiktir çünkü o güne kadar oyun oynayan, istediği zaman istediği şekilde davranabilen ve hareketli olarak nitelendirilen çocuk birinci sınıfa başladığında yerinde durmakta zorlanır, sürekli bir kıpır kıpır hali vardır. Sınıf kurallarına uymakta zorluk çekebilir, dersi dinlerken dalıp gidebilir, arkadaşlarına saldırganca davranabilir ya da coşkun hareketlerde bulunabilir. Hatta yapılan araştırmalar DEHB yaşayan çocukların vücutlarında düşmeye bağlı kırıkların sayısının daha çok olduğunu göstermiştir. Duygularını düzenlemede zorluk çekebilir ve bu yüzden ani öfkelenmeler ya da duygulanmalar yaşayabilir. Konuşurken dinlemekte zorluk çeker, okurken sabırsız davranır, çabuk sıkılır, eşyalarını sık sık unutur, kitap defter düzeninde zorluk çeker, sınıf atladıkça desler daha karmaşık hale gelmeye başlar ve sınavlarda yanlış okuma, bildiği soruyu yanlış işaretleme, okurken atlamalar yapabilir. Bütün bunların dışında, ki beni en çok endişelendiren durum zaman içerisinde sınıf arkadaşlarının yapabildiğini ama kendinin ne kadar zorlandığını farkeden çocuğun kendine karşı yetersizlik inancı geliştirmesidir. Yani çocuk durumunu bilmediği için yapamıyorum, beceremiyorum diye düşünür ve sıklıkla vazgeçme, dersten hatta zamanla okuldan soğuma görülebilir.

En çok karıştırılan şeylerden bir diğeri çocuğun bilgisayar yada telefonla oynarken, tv izlerken uzun süre devam edebilmesidir. Aileler bunu istediği zaman yapabiliyor diye değerlendirir. Ancak bu farklı bir durumdur. Özellikle bu tür teknolojik cihazlarda sürekli kısa sürede farklı uyaranlar sunulduğu için çocuklar kolaylıkla dikkatini sürdürebilir.

Bu durum çocuğun kasti olarak yaptığı ya da kolayca kontrol edebileceği bir durum değildir. Bu yüzden özellikle ailelere ve eğitimciler çok önemli roller düşmektedir. DEHB ekip olarak hareket edilmesi ve oluşabilecek olumsuz durumları minimize edilmesi kritik öneme sahiptir.