Türk Milleti olarak, örf ve adetlerimize düşkündük. Köylerimiz imrendiğimiz hayattı, köylere gittiğimizde kapılarını çaldığımızda, tüm misafirperverliği gösterirlerdi. Tıpkı şehirlerde ki yaşam gibi köylerimizde ki yaşam da etkilendi. Bu konuların canlı tanığı oluyoruz. Televizyonlarda canlı olarak izlediğimiz bir sürü yayınlar var. Bunlardan en ciddi olanlardan birisi de sayın Müge Anlı'nın yaptığı yayın. Bazen dehşet için de izliyorum. Müge hanım, gerek konuşmaları gerekse de disiplinli çalışması sayesinde bir Türkiye gerçeğini de gözler önüne seriyor. Ne kadar değiştiğimizi tek tek saymaya sayfam maalesef müsait değil. Genel olarak insanlarımız da görülen göze çarpacak kadar bir değişim.

Kadınlarımız ve erkeğimizle bizler bir bütündük. Adetlerimiz, komşularımızla yaşadıklarımız değişti. Köylerde akraba cinayetleri, kadınların namus cinayetleri, akraba çocuklarının cinayetleri almış başını gitmiş. Şehirlerdeki olaylar bir tarafa, köylerimizde ki namus olaylarında da artış çok fazla. Hoş görü neredeyse yok denecek kadar azaldı, trafikte en ufacık bir hata yüzünden bıçak ve silahlar konuşuyor. Adam öldürmek çok kolaylaştı, belki de cezalar yeterli mi, tartışmaya açık konu haline geldi. 

Üniversitelerimizde okuyan gençlik var. Bu gençlerin de görüşleri idealleri var, gelecek nesilleri meydana getirecek umutlarımız onlardır. Eğitim, eğitim, bu gençleri koruyup kollamamız gerekir. Bu gençlerimiz adı üstünde çoğu deli kanlı ve de geleceğin mimarları olacaklar. Onların üzerine binlerce polisle gidileceğine, umutları, hayalleri, istedikleri üzerine oturumlar yapılmalı, bu gençler yine 1980 yıllarına götürmek, bu ülkeye acı verir, ızdırap verir. 

Bölmek kolaydır, önemli olan birleştirmektir. Bu gençlerimiz bin bir güçlükle okuyorlar, onların da doğruları var. Hepsini hizaya getiremeyiz, onları aynı kafada bir insan topluluğuna sokmak için robot yapmak gerekir. İçinde yaşadığımız bu ülkede bizlerin de isyanları yok mu? Günlük yaşadığımız şu hayatta nelerle mücadele ediyoruz, bu gençler belki de bizim göremediğimiz birçok tehlikeyi görüyorlar ve onları koruyacak olan devletimizdir. 

Bir kaç yumurta attı diye yıllarca hapis yatarak hayatını karartacağımıza bu yumurtaları neden attıkları ve nelere dikkat çektiklerini öğrenmemiz gerekmez mi?

Tabi ki birine yumurta atmayı tasvip etmiyorum ama gencecik asker ve polislerimizi şehit edenlere, davul zurna ve mahkemeyi ayaklarına götürdüğümüz teröristlerin serbest bırakıldığını düşününce aradaki uçurumu görmemek mümkün değil.  Bu uçurumlar bizi daha çok böler.  Zaten bizler yıllar boyu kardeş yaşayanlar, Türkü, Kürtü, Çerkezi, Lazı, Alevisi, Sunnisi, Dinlisi, Dinsizi, bizim nesil hiç bunları konuşmazdık.

Siyasetçiler defalarca bu konuda açıklamalar yaptı. Bu ayırımlar yüzünden insanlarımızda tedirginlikler başladı ve yoğun bir şekilde de Medyalar bu ayrışmayı destekledi. Geçmişte Bülent Arınç Bey de aleni televizyonda bende olsam dağa çıkardım, deyip, bir kaç gün sonra laf gelişi söyledim, dağa çıkmazdım dedi. Devlet büyükleri gençlik için örnektir, yol göstericidir. Hoş görü üniversitelerimize ve öğretim görevlilerimize de gösterilmeli, tek tip insan şekli bu ülkenin renklerini götürür, ülkemiz karanlıklara bürünür.