Literatürümüze bu uzuvla ilgili pek çok deyim girmiştir: “Ayağına kara sular inmek”, “Ayaklarının üzerinde durmak”, “Ayak diremek”, “Ayağını yorganına göre uzatmak”, “Ayakçılık yapmak”, “Ayaklarının üzerine düşmek” ve sokak jargonu olarak ” Bırak bu ayakları” bunlardan bazılarıdır. Yaz yaz bitmez. Ne mübarek bir organ! 
          Bu organ gündelik siyasetimizde de hak ettiği yeri alarak popülaritesini korumaktadır! Baş köşedeki yerine oturarak güncelliğini devam ettirmekte ve öyle anlaşılıyor ki epeyce bir süre daha varlığını sürdürecektir. Artık siyasi gündemimiz “ayak” üzerine oluşturulmuş! Böylece suni gündem belirlenip Türkiye’nin gerçek gündemi kamufle ediliyor. 
          Seçimler öncesinde yapılan vaatler, ekonomik sıkıntılar, sosyal adaletsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik, hukuksuzluk, adaletsizlik, anti- demokratik uygulamalar, adam kayırmacılık, geçim sıkıntısı, işsizlik, dış politikada yaşamakta olduğumuz başarısızlık ve çıkmaz, komşularımız ve dış ülkelerle yaşamakta olduğumuz sorunlar… rafa kalkmış, kaldırılmış durumda. Böyle devam etmesi iktidara yönetim kolaylığı ve avantajı sağlıyor. Bunun rehavete dönüştüğü bir rahatlığa kapıldı iktidar. Bu safahatın da bir sonu vardır elbette.
          Neyse biz dönelim başta zikrettiğimiz o mübarek organa! Önce bir durum değerlendirmesi yapalım. Gündem ve konu FETÖ. Dördüncü yılına girmesine rağmen güncelliğini koruyor. Puslu ortam yaratılıp gündemdeki yerini işgale devam ediyor. Böyle devam etmesi de yönetimdeki zafiyetlerin göz ardı edilmesi için bir can simidi…
         Sorun hakikaten çözülmek istense çoktan çözülürdü. İstenmediği aşikar. Eleştirilerin, karşılıklı suçlamaların, iftiraların bini bir para. Bir kör dövüşüdür sürüp gidiyor. Tartışmalarda kendini suçlu görmesi gerekenler –itiraflarına bakarak- suçsuz, alakası olmayanlar suçlu. FETÖ’yle “aynı maklobeye kaşık sallayanlar”, bu iblisin sayesinde akademik unvan sahibi olanlar; geçmişte bu yapının kalemşorluğunu yapıp aklımızla dalga geçercesine bugün televizyon ekranlarında utanmadan, sıkılmadan, yüzleri hiç kızarmadan, hayasızca konuşturulanlar; dizinin dibinde oturup fotoğraf çektiren siyasetçiler, her istediklerini verenler, ballı börekli ihaleleri alan iş adamları, Bank Asya’yı törenlerle açanlar, Zaman Gazetesi’ni evlere dağıttıranlar, Türkçe Olimpiyatları’nda timsah göz yaşı dökenler, ordumuza ve onun değerli mensuplarına kumpas kuranlar, arsa tahsis eden belediyeciler… FETÖ’cü değil, bunların dışındakiler FETÖ’cü!
          Bu yapının bütün organlara mensup – böbrek, dalak, ciğer…- ayakları var ve bulundu, ama siyasi ayağı yok ve bulunamıyor! Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Hakikaten bu konunun sonlandırıl- masını istiyor musunuz? Samimi olunuz lütfen! Gerekli araştırmaların yapılmasının önünü açın. Savcıların ve hakimlerin tahkikat yapmasını sağlayın. Böylece başka dincilerin devletin kurumlarına sızmasını da önlemiş olursunuz. Bu, sizin birinci göreviniz. Görevinizi hassasiyetle yapınız. Artık Türkiye’nin gerçek gündemine dönünüz! Halkımız sizden sorunlarına odaklanıp çözüm üretmenizi bekliyor. Suni gündem yaratıp çözüm bekleyen sorunları ötelemeniz  günü kurtarır belki ama sizi kurtarmaz! Bırakın bu ayakları!