Hani camileri yazıp, neden camilerin her daim açık olmadığını, en azından bir kısmının her vakit gece gündüz açık olması gerektiğini söylemiştik...

Dedik ki, en azından "cami açık olmasa bile" ek kısmında bir yerler açık olsun ki, sokakta kalmak zorunda olanlar veya yolda kalanlar, evsizler bir yerlerden gelip kalacak yeri olmayanlar orada barınsınlar...

Çünkü bizim öğretimizde "yani aziz İslam da" bir ibadet yeri olduğu kadar, bir sığınma yeri bir barınma yeridir camiler mescitler, mazlumlara kimsesizlere miskinlere yolda kalmışlara...

Hayır, öyle değil, sen yanlış şeyler söylüyorsun diyenlere deriz ki "siz söyleyin o zaman" camiler mescitler niçin vardır İslam dinin kendi ruhuna göre?

Neyse bunu dedikten sonra, bu gün başka bir şey daha yazalım ve üstünde düşünelim, hatta kavga etmeden birbirimizi incitmeden tartışalım bu konuları...

Bu gün pek çoğumuzun üyesi olduğumuz deneklerden söz edelim, özellikle adının bir yerlerinde, sonra söyleyip durdukları sözlerin bir yerlerinde, kimi eylemlerinin içinde, yaptıkları sohbetlerde, düzenledikleri seminerlerde İslam olan bu dernekler sahi ne iş yaparlar, ne yaptıklarını söylerler ahaliye?

Sahi neden bu kadar çok dernek var, hepsinin söylemi eylemi bir birine benzer görünen? Yaptıkları onca gürültüye rağmen gözle görülür, elle tutulur ne yapıyorlar, şunu şunu yaptık demelerinden başka?

Yaşadığımız şehirde kaç tane dernek vakıf var, bir birinin aynı gibi görünen, neden böyle bu işler?

Bu yazı Antalya sınırları için yazıldığı için, mesela bilen var mı bu derneklerin sayısını, kendilerini sivil örgüt diye aktarılan...

Aslında mahsuru yok, vakıf adı altında toplananları da koyalım bunların içine...

Çıkardıkları sesin, yaptıkları gürültünün yüzde biri kadar bir iş yapan var mı?

Pek çoğu kendi isimlerini önde tutma dışında, hangi işin içindeler mesela?

Kendileri unutulmasın diye yaptıkları kimi basın bildirisi dışında... 

Çok Kudüs, çok Filistin sesleri ya daha ötesi, yok ötesi...

Mesela hangisi bir köyde yoksul bir kadına içinde kalsın diye iki oda ev inşa etmiş? Bak abla sen bu ineği besle sütünü sağ, yağını sat çocukların karnını doyur diye, en azından bir inek alıp vermiş...

Ramazan günlerinde göstere göstere reklam yapa yapa dağıtılan beş on yiyecek kolisi ile bu işlerin olduğunu sananlar, kendilerini kandırırlar sadece...

Neden biri bir başka, öteki bir başka konuşanlar bunların çoğu? Neden birinin faaliyetine öteki gitmemeye, onlar ile birlikte olmamaya özen gösterir bu arkadaşlar?

Ki, İslam kardeşlikten ve birlikten, birlik olmaktan bir birine yardım etmekten, bir birinin elini tutmaktan bunca söz edip dururken?

Yoksa herkesin kendi kimliklerini, kendi düşüncelerini kendi nefislerini öne çıkarma, yalnız kendilerini kurtarıcı sanma yarışı filan olmasın bu çalışmalar, eğer çalışma deniyorsa?

Yine mesela bunlardan bir tanesinin bile bir aş evi yok, bir cami önünde? 

Veya ikisi üçü birleşip neden yapmazlar bunu? Yoksa sokaklarda aç insan olmadığını mı sanıyorlar?

Yoksa görmüyorlar mı, sokaklarda yaşayan insanların hallerini, kimi adamların kimi kadınların yoksulların miskinlerin halini?

Müslüman milletinin önceliği bunları bilmek değil mi, bu insanlara sahip çıkmak değil mi, en azından karınlarını doyurmak değil mi?

Sahipsiz çocuklara yetimlere, kimsesiz kalmış yaşlı insanlara sahip çıkmak, onların el ayak olmak değil mi Müslüman ahalinin öncelikli işi...

Çok din anlatmaya varlar, ama yoklar açları doyurmaya, evsizlere ev olmaya yoklar, ekmeksize ekmek, ışıksız kalana ışık olmaya yoklar...

Biliyorum kimileri kendince nedenler ve sebepler söyleyecekler, bahaneler bulacaklar söylediklerimize...

Biz doğru bildiklerimizi diyelim de, onlar varsın kendi bildiklerini yapsınlar...

Ne çok kandırıyor insan kendini...