Farkında değil misiniz, ülkede en çok kavga edenler, bir birlerine hakaret edenler, bağıranlar çağıranlar gürültü edenler, gel buraya diyenler, bir birlerine sen ne bilirsin diyenler, hemen hemen hepsi siyasetçiler…

Gün yirmi dört saat onların kavgalarını atışmalarını dinlemiyor muyuz, ülke ahalisi olarak…

Bu söz ağır olmuş demeyin, en çok yalan söyleyenler de onlar…

Kendilerini en çok kutsayanlar, kendilerini özel hissedenler de…

Yani bizlere örnek olması gereken insanlar en çok kavga edenler, yine bizim gözümüzün önünde… 

Yani bizlerin “sizler bizi idare edin” diye seçip kendilerini tercih ettiğimiz insanlar… 

O parti bu parti, şu parti ayırımı yapmanın bir anlamı yok, hepsi öyle…

Şöhret olmak, servet edinmek, geleceğini garanti altına almak aşkı ile dolup taşanların son durağı şimdilerde siyaset…

Kimseyi üzmek için demiyoruz bu sözleri, gerçekler böyle olduğu için diyoruz… 

Sözlerimize karşı onlarında sözü varsa dinleriz elbette, hatta destekleriz yazarız yanlarında oluruz, Allah için millet için şehir için dağlar denizler için sözleri varsa…

Bu ülkeyi bunlar idare etsin diye veya bu kenti idare etsin diye, şehri şehir gibi imar etsin inşa etsin diye, kendilerine yetki verdiklerimizin pek çoğu hep bir yerleri talan edip gittiler giderken…

İnsanın vay benim ülkem vay demek düşüyor aklına kimi siyasetçilerin kimi Belediye başkanlarının geride bıraktıkları manzarayı görünce… 

Görünce milyon dolarlık servet edindiklerini üç beş sene içinde…

Yarınlarımızı çocuklarımızın yarınlarını, yaşadığımız şehrin yarınlarını teslim ettiğimiz efendiler bunlar, fırsat ellerine geçince ahaliye selam bile vermek istemeyen… 

Onlar öyle de, biz masumuyuz, bizim hiç mi suçumuz yok, şehirlerin bu hale gelmesinden, ya da ülkenin?

İçimizden kaç kişi kendi çıkarını arzu etmemekte bu adamlardan, kaç kişi hakkı olmayan bir şeyi talep etmemekte?

Kaç kişi hakkı olmayan taleplerin peşinde değil?

Hem ülke nereye gidiyor diyeceksin, hem şehir iyi idare edilmiyor diyeceksin, hem talandan söz edeceksin, hem kendine pay isteyeceksin, sonra kalkıp şikâyetçi olacaksın…

Ne çok ikiyüzlü oldu günümüz insanı, ne çok unuttu hakkı hukuku, hakkına razı olmayı…

İşte hesap günün varlığını unutmanın karşılığıdır bu…

Hatta Allah’ı unutmanın,kitabın dediklerine kulak vermemenin, veya hafife almanın..

İnsan hakkı olmayan bir şeye talip olmamalı… Hangi maharetimizle olursa olsun, hakkımız olmayan bir şeye talip olmak, sahip olmak başkalarının hakkına el koymaktır Aziz kitaptan öğrendiklerime göre…

Son söz olarak diyelim… 

Bizler iyi insanlar iyi vatandaşlar hatta iyi müminler olmaya çalışırsak, başımızda olsun istediklerimiz öyle olurlar…

Onun için seçim zamanlarında hepimize çok görev düşüyor… Bak bu adam kimseye zulmetmez, kimsenin hakkını yemez, hakkı olmayan bir şeye tenezzül etmez diyebileceğimiz insanların yanında olalım…

Kimseyi her hangi bir partiye çağırmıyorum… 

Sadece insanın elinden tutacak kentin kalbini incitmeyecek insanların yanında olun demek istiyoruz, bunu nasıl yapacaksanız…

Gününüz aydın, işleriniz bereketli olsun…