Değerli okuyucularımız, sanırım bu başlık sizlere bir Amerikan filmini anımsatmıştır.  Biliyorsunuz iki gün evvel Amerikalı ünlü bir yıldız Good Morning Vietnam filminin baş artisti (Günaydın Vietnam) Bağdat’ ta Amerikan askerlerine moral ziyaretine geldi. Bu filmi daha önce seyrettiğimiz için bu ünlü oyuncunun Bağdat ‘ta da “Günaydın Bağdat “ demesi tabi ki normal karşılandı. Ben şahsen merak ediyorum, acaba gelecek sefere hangi ülkeden günaydınlar devam edecek. Sayın okuyucularımız, şu anda bize masal gibi gelen bu kurtarıcı, İşgalci Amerikalı komşumuz, bir dahaki sefere hedefine hangi ülkeyi seçip savaşacak.

Devrik lider Saddam gerçekte halkına zararı dokunan, bir çok vatandaşının gözünün yaşına bakmadan, büyük, küçük, çoluk, çocuk demeden gaddarca öldüren, öldürten, kötü kalpli bir liderdi. Televizyonda seyrettiğimiz Saddam ise bitmiş, çökmüş, binlerce insanın  “ölüm fermanını “ veren Saddam değildi. Kendi hayatına son vermeyi bile başaramayan, köstebek yuvasına benzer yer altı mağarasında yakalanan, gözü gibi sevdiği evlat ve torunlarını yitiren devrik lit ilk gördüğüm an, Yugoslavya’nın devrik lideri Çavuşesku’yu anımsattı bana. Paranın şan ve şöhretin arkasına takılan, halkının aç ve çaresizliğine göz yuman liderlerin acı sonları ne yazık ki yaşadığımız yirmi birinci yüz yılda böyle son buluyor. Yıllarca terörle mücadele eden ülkemiz belki de 50 binin üzerinde şehit verdi.

Bir çok çocuk babasını tanıyamadı. Bir çok torun da dedesini tanıyamayacak (Aynı benim gibi. Dedem Çanakkale şehididir) Bizler bunca şehidi verdiğimiz zaman Avrupa, Amerika çoğunlukla cephane desteğini esirgemedi. Teröristlere gerek maddi gerekse askeri eğitimlerini esirgemedi. Halen Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde binlerce terörist rahatça gezmekte, Türkiye hakkında çirkin iftiralarını sürdürmekte, bu bahsettiğimiz ülkelerin parlamentolarından bu çirkin lobiler sayesinde bazı asılsız kararlar çıkartmaktalar. Bu çirkin karalamayı yapanlar, yarın o sığındıkları ülkelerden kovulduklarında, yine Türkiye’nin şefkatli kollarına sığınmak isteyeceklerdir. Bir zamanlar yahudileri istemeyen, onları fırınlarında yakarken insan haklarını düşünmeyenler, vatanlarına ihanet edenlere mi acıyacaklar?

Bunları zaman zaman medyadan duymakta, izlemekteyiz. Tüm bu çirkin oyunlar oynanırken, bizler mümkün olduğu kadar tutkun, el ele, kardeşçe geçinmeye çalışmalıyız. Hiç kimse ölürken yanında bir şey götüremiyor. Bizim dinimiz çağdaş, hoş görü dolu bir dindir. Amerika bizim dini duygularımızla da fazla uğraşmaya başladı. Kore Savaşını unutmasınlar. Bu savaş hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştı, bu yorumları yapan Amerikalı yazarlarından bir tanesinin güzel sözü vardır. ”Türk Askerinin Kore savaşında yaptığı iş, aspirin tıpasıyla bira fıçısını kapatmaya benzer”  benzetmesini yapmıştır. Türk Ordusu cesurdur. Bizler artık Amerika ve Avrupa’nın bizi olduğumuz gibi kabul etmelerini sağlamalıyız. Onların tıpaları da olmaya hiç niyetimiz yok. Evet çok şükür Cumhuriyetçi, laik bir ülkede yaşıyoruz. Atatürk’ümüzün kurduğu bu ülkeyi kanımız la canımızla her zaman koruduk, koruyacak durumdayız. Çağdaş teknolojinin tüm yeniliklerini kullanıyoruz.

Bir çok Alman kiliselere para ödememek için kimliklerine dinsiz yazdırır ama kiliselere gider ayinlere katılırlar. Bizim ülkemizde ise hiçbir zaman böyle zorlama yoktur. İnsanları sever sayarız. Bir cenaze namazında bile hoca sorar;  “Ey ahali mevtayı nasıl tanırsınız, hakkınızı helal ediyor musunuz” diye. Bütün insanlar, hep bir ağızdan;  “Çok iyi bir insandı, hakkımız helal olsun” der, işte biz buyuz.

Aramızda o ölen şahsa kırgın, kızgın olanlar olsa bile kin tutmayız, bizler buyuz.

Türk halkı iyi niyetli, vicdanlıdır. Başka ülkelerde gözü olmayan, onların iyi yönlerini örnek alan , modern teknolojiye ayak uydurmuş, önüne çıkartılan engelleri medenice aşmış, aşacak, milyonlarca insanıyla, sevgili Atatürk’ün emanet ettiği, laik  Cumhuriyetimizi ilelebet koruyacak karaktere sahip , ordusu ve milletiyle başımız hep dik duracaktır.

Tüm şehitlerimiz rahat uyusunlar, hepimiz onların her zaman yanlarındayız ve yanlarında olacağız. Ruhları şad olsun.

NOT: 02.02.2012 de gazetede yayınlanan yazım