Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu, Basın Sözcüsü Avukat Müge Gezginci Atatürk Anıtı önünde yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi, “TBMM’ye sunulan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu Değişiklik Tasarısı’nda, müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesinin gerekçesi, vatandaşların evlilik hizmetlerine daha kolay ulaşması, işlemlerin daha seri bir şekilde tamamlanması olarak gösteriliyor. Ancak, ülkemizde her geçen gün cinsel suçların, çocuk gelinlerin ve ensest eylemlerin arttığına tanıklık ederken, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda, “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır" şeklindeki ibarenin, çocuk yaşta evliliğin ve çocuk cinsel istismarının üzerini örtmenin bir yöntemi olduğu ortadadır”dedi.

“BU DÜZENLEME, RESMİ NİKAH KIYMAK DEĞİL, ÇOCUKLARIMIZA KIYMAKTIR”

“Düzenleme, resmi nikah kıymak değil, çocuklarımıza kıymak” diyen Gezginci, “Evde doğum neticesi ve doğum sonrası gerekli sağlık hizmetlerini alamayacak binlerce kadın ve kız çocuğunun maruz kalacağı onlarca sağlık sorununun sebebidir. Bu tasarı ile, çoklu evliliklerin önü açılacaktır. Nüfus Müdürlüğü’ne gidildiğinde, benim çocuğum doğdu, adı budur diye kayıt yaptırılabilecek, kayıt için 5 sene sonra bildirim yapılabilecek, resmi nikahlı birinin, imam nikahlı evlilikten doğan çocuğu bildirilebilecek ve böylelikle, kız çocuğunu hamile bırakan istismarcının tespiti ile bu kişilerin yargılanmasının önü kapatılmış olacaktır. Müftü resmi nikâh kıyamaz. Diyanet personelidir. Müftü nikahı ile kadın erkek eşitliğini temel almayan, dini referanslarla hayatı düzenleyen, boşanmayı engellemeye çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, medeni hukuk alanında işi yoktur. Bu düzenleme, resmi nikah kıymak değil, çocuklarımıza kıymaktır. Bu tasarı kadınların kıyametidir. TC vatandaşlığını evlilik yoluyla alacak kadınlarda aranan genel ahlak uygunluk kriteri, bu ülkenin kadınlarının tarihsel kazanımlarına vurulmaya çalışan öldürücü darbelerdir. Evlenmenin bildirilmesi yükümlülüğü de. bu tasarı ile kaldırıldığı için, evlenmenin resmi nikahla mı, yoksa sadece dini törenle mi yapıldığı belli olamayacak, ortaya kavram kargaşası çıkacaktır. Her geçen gün hakları elinden alınmaya çalışılan kadın için bu evrilme, mirasta, tanıklıkta, vb. haklarında, kadının ikinci plana düşmesinin ve haklarını kendiliğinden yitirmesinin, önünün açılmasıdır. Bu yasa tasarısı erken ve zorla evliliklerin, çocuk tecavüzlerinin, taciz ve cinsel istismarın ve imam nikahlarının meşrulaştırmasıdır”diye konuştu.

“DEVLET HİZMETLERİ İLE DİN HİZMETLERİ AYRI OLMALIDIR”

Gezginci konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Türkiye laik hukuk devletidir ve laik hukuk devletinde, devlet hizmetleri ile din hizmetleri ayrı olmalıdır. Müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesi 15 yıllık laiklik karşıtı politikaların nihayete ermesi sonucunu doğuracaktır. Bu yasa tasarısı açıktan Şeriat Hukuku'nun etkin kılınması amacından başka bir anlam taşımamaktadır. Dinin devlet işlerinin içine dahil edilmesi ile laiklik ilkesi ortadan kalkacağı gibi, laiklik ilkesinin koruması altında olan bireysel inanç ve yaşam standartları büyük zarar görecektir. Türkiye Cumhuriyeti sosyal, demokratik ve laik bir hukuk devletidir. Bireyini korumayan devlet, vatandaş için yok hükmündedir. Devlet mağduru terk etmemeli, yeni mağdurlara kıyamet yaşatmamalıdır. Bizler bu coğrafyanın kadınları olarak, daha önce çocuk istismarcısına örtülü af getiren yasayı nasıl engellediysek, haklarımıza saldıran, çocuk evliliklerin ve istismarın önünü açan ve ülke gündemini boş yere işgal eden bu teklifin yasalaşmasına asla izin vermeyeceğiz. Antalya Barosu Alanya Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu olarak 5490 sayılı Kanun Değişikliği Tasarısı’na karşı olduğumuzu ve tasarının meclisten çekilmesine kadar konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.”