Farkında mıyız ki, neler olup bitiyor. Günler hızlandıkça hızlanıyor. Sevgilerimizin üstündeki “örümcek ağları” artık daha sık sarılıyor. Havanın aşırı sıcaklığı bir yana,Türkiye'yi daha sıcak günler bekliyor.

Menfaatlerin önü hızlı bir şekilde açılıyor. Ya kaybettiğimiz değerler, onlara ne oldu, neredeler? Teknolojiye ayak uyduralım derken, ülkemizin manevi değerlerini de yitirmeye başladık.

Her yeni gelen günden umut beklerken, gündemleri belirleyen haberlerden umutsuzluğa doğru yola çıkar olduk, Yalan mı?

Ben bu satırları yazarken bile gündem değişmeye devam ediyor.

Bir ülke, hele bu ülke bizim ülkemiz ise durum daha da vahim. Yolsuzluk almış başını gidiyor, devletimizin tepesinde neler oluyor diye gün geçmiyor ki yeni bir haber hem bizi, hem de ekonomimizi vurmaya devam ediyor.

Vatan denilince, damarlarımızda ki kan bile hızlanır, vatan sevgisi hiç bir sevgiye benzemez.

Bu güzel ülkenin en güzel arazileri yabancılara satıldı. Döviz şu son günlere de tarihi rekorları kırıyor, döviz kurundan borçlanan vatandaşları artık icraları beklemeye başladı. Mutluluk tüm dünyada yapılan araştırmalarda, en son sıralar da, günlük gülüstanlık değil artık bu ülke. Mutluluk bu ülkenin neresinde? İnsanlarda ki tepkiler değişti, siyasetin kıyısından köşesinden tutanlar kral havasına büründü.

Rab bana hep bana diyenler arkasına bile bakmıyor. Su paraları şok, üstüne şok, elektrik deseniz tam bir şok, özelleşti, özelleşeli tam bir soygun, doğuda ödenmeyen borçlar zorla sırtımıza kambur olarak yüklendi. Üstelik kesintiler de cabası. Sokak aydınlatmalarımız yok ama biz onun vergisini ödüyoruz. Yani anlayacağınız soyuluyoruz, hiç bir yetkili de ödediğimiz kaçak elektriğin haksız olduğunu söyleyemiyor. Doğuda elektrikleri kesilenler, nasıl ayağa kalkmıştı, hemen verdiler. Bizler de bu yüksek ücretler için ayağa mı kalkalım?

Şöyle bir düşündüm;  Bugün devlet başkanı olsam, insanlar benim yaptığım güzel işleri mi yoksa sosyal yardımlarımı severler? Eminim yaptığım hizmet ve güzel işler çöpe atılır, halka hangi sosyal yardım yaptığım göz önüne alınır. Yani ye kürküm ye. Eskiden bir hükümetin icraatları dikkat çeker, mümkün olduğu kadar lüks ve şatafatlı hayattan kaçarlardı. Şimdi ise lüks şatafat zirvede. Evine bir kilo et alamayanlar sadece yutkunuyor. Pazarlar el yakıyor, meyve sebze uçtu gitti.

Anlayacağınız,”gelen vuruyor, giden vuruyor.” Halkımız sineye çekmeye çalışıyor ama bu halk da bir gün bu zamlarla cepleri beş parasız kalınca ne yapacak dersiniz? Bu kadar da iyi niyet Hiçbir ülke de olamaz, bu halk sizleri affetmeyecektir.

Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet olaylarını konuştu. Sonuç mu, yok… Herkes ak sütten çıkmış bir kaşık oldu. Rahmetli Bülent Ecevit’i nasıl anmayız ki, dürüst ve ülkesini sever hukuka saygılı bir liderdi.

Gelecek nesiller de artık bu borç denizin de doğacaktır! Unutmayalım ki “kara para ve rüşvet” bir ülkeye vurulacak en büyük darbedir.

Ben de 2018 yılını artık Türkiye için Arap baharına benzetiyorum.Her şey üst üste geliyor ,hala “şehit”ler veriyoruz. Ülkemizdeki haksızlıkların biteceği, yıllar ve daha mutlu bir Türkiye temennisinde bulunmak istemiştim.

2019 yılı Türkiye’nin kaderinin çizildiği bir yıl olacaktır, siyasetin en kirli yüzü de bu sene daha şimdiden ortaya çıkmıştır. Ülkemizin için de ve dışında senaryo yazanlar, bu senaryolarda da baş rol almış, mikser gibi bizleri karıştırmışlardır. Emin olunuz ki; bu oyun uzun süreli olamayacak, kendini çok büyük,her şeyi ben hallederim diyenler yalnızlıklarının içinde boğulacaktır.

Arkamızdaki yılların geleceğimize ışık tutmasını, geçmişteki olumsuzlukların olmamasını diliyorum.